İsveç Savunma Bakanlığı tarafından 1 Temmuz 2025’te yayımlanan açıklamaya göre, İsveç Ordusu, Savunma Malzeme İdaresi (FMV) ve yerli savunma sanayii iş ortaklarıyla birlikte, yalnızca altı ay gibi kısa bir sürede mobil İHA karşı tedbir sistemlerini geliştirerek sahaya sürmeyi başardı. “Operation Gute” adı altında başlatılan bu acil program, insansız hava araçlarının (İHA) hızla yayılmasıyla birlikte değişen tehdit ortamına verilen hızlı ve yenilikçi bir yanıt niteliği taşıyor. Günümüzde kara birliklerine yönelik en ciddi tehditlerden biri olarak değerlendirilen İHA’lara karşı geliştirilen bu yeni konsept, ordunun reaksiyon kabiliyetini önemli ölçüde artırıyor.
Yeni geliştirilen İsveç İHA savunma konsepti, hız, otomasyon ve kullanıcı dostu yapısıyla öne çıkıyor. Bu sistem, mevcut ve sahada kendini kanıtlamış çeşitli teknolojileri bir araya getirerek aktif ve pasif sensörleri yüksek otomasyonlu bir komuta-kontrol altyapısıyla entegre ediyor. Bu yapı sayesinde, hedef tespitinden etkisiz hale getirmeye kadar geçen süre saniyelerle ölçülüyor ve bu da yüksek tehdit seviyelerindeki çatışma ortamlarında kritik bir avantaj sağlıyor.
Canlı atış testlerinde iki farklı mobil platform sahaya çıktı. Bunlardan ilki, 4×4 zırhlı araç şasisi üzerine entegre edilmiş Saab üretimi Trackfire ARES uzaktan komutalı silah sistemiyle donatıldı. 30 mm otomatik top taşıyan bu sistem, termal kamera, CCD TV ve lazer mesafe ölçer gibi gelişmiş sensörlerle donatılmış durumda. Yüksek hassasiyetli hedef tespiti ve hızlı müdahale kabiliyeti sunan Trackfire ARES, özellikle düşük irtifada seyreden ve hızlı manevra yapan küçük İHA’lara karşı etkili sonuçlar veriyor.
İkinci sistem ise BAE Systems üretimi Tridon Mk2 taretini taşıyan 6×6 taktik araç platformuydu. Bu taret, Bofors 40 Mk4 topu ve programlanabilir 3P mühimmatla donatılmış olup, daha büyük veya daha manevra kabiliyeti yüksek İHA tehditlerine karşı daha uzun menzilli ve geniş kapsama alanlı bir savunma sunuyor. Tridon Mk2, elektro-optik ve radar sensörleri ile dijital atış kontrol sistemi sayesinde zorlu savaş koşullarında dahi otomatik ve isabetli atışlar gerçekleştirebiliyor.
Her iki sistem de “Operation Gute” kapsamında zorlu saha testlerinden geçirildi. Gerçek zamanlı İHA tehditlerini simüle eden testlerde, sensör verilerinin otomatik atış kontrol sistemiyle entegre edilmesi sayesinde hızlı ve etkili müdahaleler başarıyla gerçekleştirildi. Bu sonuçlar, sistemlerin İHA tehditlerine karşı operasyonel olarak ne kadar etkili olduğunu kanıtladı. Ayrıca bu platformlar, sadece İsveç Ordusu’nun savunma kapasitesini artırmakla kalmayıp, zorunlu askerlik sistemine uygun, ölçeklenebilir çözümlerle Avrupa savunma alanına da örnek teşkil ediyor.
Bu mobil sistemlerin geliştirilmesi, aynı zamanda stratejik ve ekonomik bir kazanım da sunuyor. Geleneksel hava savunma sistemleri, uçak ya da seyir füzesi gibi yüksek öncelikli tehditlere karşı etkili olsa da, bu sistemlerin kullandığı pahalı önleyiciler, düşük maliyetli FPV dronlar veya quadcopter gibi tehditlere karşı sürdürülebilir bir çözüm sunamıyor. İsveç Ordusu, Trackfire ARES ve Tridon Mk2 gibi top sistemlerine dayanan çözümlerle, bu ekonomik açmazı aşarak küçük İHA sürülerine karşı maliyet-etkin bir savunma oluşturmayı başardı. Programlanabilir mühimmatlar ve yüksek kalibreli toplar sayesinde geniş alan koruması ve yüksek vurucu güç elde edilirken, platformların mobil olması sayesinde kritik birlik ve varlıkların gerçek zamanlı korunması da sağlanabiliyor.
Bu girişim, İsveç’in savunma stratejisinde daha çevik, yüksek teknolojili ve hızlı konuşlanabilir sistemlere geçişini net bir şekilde ortaya koyuyor. Yerli sanayi kabiliyetlerinden yararlanarak modülerlik ve otomasyona odaklanan İsveç, Avrupa’da İHA karşı tedbir alanında lider bir konum edinmeyi hedefliyor. Bu yaklaşım, modern ve geleceğe dönük hava tehditlerine karşı hız, hassasiyet ve ekonomik sürdürülebilirlik temelinde etkili bir savunma altyapısı kurmayı amaçlıyor.
