Batı Trakya’da yaşayan Türk azınlık, her yeni eğitim-öğretim yılına bir umut yerine, okullarının kapanacağı endişesiyle giriyor. 2025-2026 eğitim yılı başlamadan hemen önce Yunanistan Eğitim Bakanlığı’nın aldığı kararla, Rodop iline bağlı Kardere (Drimi) ve Mehrikoz (Kehros) köyleri ile Meriç iline bağlı Hasanalılar (Avra) köyündeki üç Türk ilkokulu daha kapatılma listesine eklendi.
Bu karar, Lozan Antlaşması ile güvence altına alınan azınlık eğitim haklarının bir kez daha ihlal edilmesi anlamına geliyor. Yetkililer, öğrenci sayısındaki azlığı gerekçe gösterse de azınlık kurumları, bu uygulamanın ekonomik tasarruf veya demografik gerekçelerle açıklanamayacak bir asimilasyon politikası olduğunu savunuyor.
20 Yılda 127 Okul Kayboldu
Batı Trakya’da 20 yıl önce 210 olan Türk azınlık ilkokulu sayısı, yeni kapatma kararlarıyla 83’e düşmüş durumda. Resmi makamlar, bu kapatmaları “geçici” veya “birleştirme” olarak nitelendirerek kamuoyunu yatıştırmaya çalışsa da geçmiş örnekler, bu okulların bir daha açılmadığını ortaya koyuyor. Musa Köy ve Hacımusta köylerindeki deneyimler, bu sürecin geri dönüşsüz olduğunu açıkça gösteriyor.
Azınlık Eğitiminin Kültürel Önemi
Türk azınlık okulları, sadece eğitim kurumları değil, aynı zamanda bölgedeki kültürel kimliğin yaşatıldığı merkezler. Bu okullar, anadil eğitimiyle birlikte Lozan Antlaşması’na dayalı hakların somut göstergesi niteliğinde. Kapatma kararlarının devam etmesi, yalnızca eğitim hakkını değil, kültürel kimliğin korunmasını da tehlikeye atıyor.
Tepkiler ve Çağrılar
Azınlık temsilcileri, bu uygulamaların Lozan’ın ruhuna aykırı olduğunu ve iyi niyetten uzak bir dönüşüm projesi niteliği taşıdığını dile getiriyor. Devlete çağrıda bulunan kurumlar, okulların eğitim kalitesini artırmak, çağdaş eğitim gerekliliklerini sağlamak ve öğrenci sayısını yükseltmek için çözüm yolları geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Batı Trakya’da Türk azınlık okullarının sistematik biçimde kapatılması, hem uluslararası hukuk hem de insan hakları açısından tartışmalı bir süreç olarak gündemdeki yerini koruyor. Gelecek kuşakların kendi dilinde ve kendi kültürel değerleriyle eğitim alabilmesi için, bu politikalara karşı daha güçlü bir ulusal ve uluslararası farkındalık oluşturulması hayati önem taşıyor.
