Japonya Savunma Bakanlığı, 13 Ağustos 2025’te, Kara Öz Savunma Kuvvetleri’ne (GSDF) ait toplam 17 adet V-22 Osprey tiltrotor uçağının, yeni kurulan Kyushu Adası’ndaki Saga Kampı’na transferinin tamamlandığını duyurdu. Temmuz ayı başında Chiba Eyaleti’ndeki Kisarazu Kampı’ndan ilk uçağın ayrılmasıyla başlayan bir aylık lojistik operasyon, son Osprey’in bu salı Saga’ya inişiyle sonuçlandı. Bu hamle, Japonya’nın güneybatı adalar zincirindeki olası tehditlere hızlı müdahale kapasitesini önemli ölçüde artırıyor.
Helikopter gibi dikey kalkış yapabilen, ancak sabit kanatlı bir uçak hızı ve menziline sahip olan V-22 Osprey, tam teçhizatlı 24 asker veya yaklaşık 9 ton kargo taşıyabiliyor. Yaklaşık 460 km/s seyir hızına ve ek yakıt tanklarıyla 1.600 km’nin üzerinde menzile sahip olan uçak, zorlu arazilerden, deniz platformlarından veya uzak bölgelerden operasyon yapabiliyor. Yüksek riskli görevlerde yan kapıya veya gövde altına makineli tüfek monte edilebiliyor.
Japonya için Osprey’in en büyük avantajı, geniş pistlere bağımlı olmadan hızlı birlik konuşlandırma, ikmal ve tahliye görevlerini gerçekleştirebilmesi. Bu özellik, stratejik öneme sahip Nansei Adaları’nın savunması açısından kritik bir rol oynuyor. Saga’dan havalanan Osprey’ler, Nagasaki Eyaleti’ndeki Ainoura Kampı’nda konuşlu Amfibi Hızlı Müdahale Tugayı ile yakın iş birliği içinde faaliyet gösterecek ve güneybatı takımadalarındaki kritik noktalara hızlı erişim sağlayacak.
Transfer kademeli olarak gerçekleşti; uçakların çoğu Temmuz’da geldi, iki Osprey ise 6 ve 12 Ağustos’ta üsse ulaştı. 28 Temmuz’da bir uçak, uyarı ışığı yanması üzerine Kitatokushima’da önlem amaçlı iniş yaptıktan sonra uçuşuna devam etti. Aynı gün başlayan eğitim uçuşları, 5 Ağustos’tan itibaren Fukuoka, Nagasaki, Kagoshima ve Kumamoto’daki üslere de genişletildi.
Saga Eyaleti yetkilileri, üssün ABD Deniz Piyadeleri’ne ait Osprey’ler tarafından kullanılmayacağını, 2015’te alınan karara bağlı kalınacağını vurguladı. Sivil havaalanına bitişik konumdaki Saga Kampı, Japonya’nın bölgedeki güç aktarımı ve amfibi harekât kapasitesini geliştirmeye yönelik stratejisinin bir parçası. Bu konuşlanma, sadece taktik hava nakliye kapasitesini güçlendirmekle kalmıyor, aynı zamanda hava ve deniz unsurları arasındaki müşterek operasyon kabiliyetini de artırarak, stratejik açıdan hassas bir bölgede Japonya’nın hızlı tepki verme yeteneğini pekiştiriyor.