ABD’li üst düzey yetkililer, “Golden Fleet” (Altın Filosu) adıyla anılan yeni bir inisiyatifi gündeme alarak donanmanın yüzey gemisi yapısını kökten değiştirmeyi tartışıyor. Konsept, Çin’in hızla genişleyen deniz gücüne yanıt olarak daha teknolojik, dağıtık ve atış hacmi yüksek bir filo oluşturmayı hedefliyor.
Konuya yakın kaynaklara göre, Beyaz Saray ve Donanma yetkilileri henüz erken tartışma aşamasında olan bu vizyon üzerinde çalışıyor. Taslak fikir, eski Başkan Donald J. Trump’ın bazı Donanma liderleriyle görüşmelerine ve savunma planlayıcılarının önerilerine dayanıyor. Planın merkezinde gelişmiş gövde tasarımları, modüler muharebe sistemleri ve insansız/otonom platformların geniş çapta entegrasyonu yer alıyor; amaç, Hint-Pasifik başta olmak üzere kritik deniz sahalarında Çin ve diğer eş düzey rakiplere caydırıcı bir kapasite sunmak.
Yeni yaklaşıma göre filonun çekirdeğini, bugün kullanılan destroyer ve kruvazörlerden çok daha büyük ve yoğun silahlandırılmış ana savaş gemileri oluşturacak. Söz konusu muhtemel sınıfın deplasmanı 15.000–20.000 ton aralığında öngörülüyor; entegre elektrik itiş sistemleri, güçlendirilmiş gövdeler, gelişmiş radar ve sensör paketleri ile uzun menzilli ve hipersonik füzeler için geniş taşıma kapasitesi planlanıyor. Hedef, atış yoğunluğunu artırırken aynı zamanda Çin yapımı anti-gemi balistik füzeler ve denizaltıdan fırlatılan hipersonik tehditlere karşı hayatta kalabilirliği yükseltmek.
Büyük savaş gemileriyle birlikte “Golden Fleet” daha küçük, çevik platformlardan da oluşacak — korvet veya hafif firkateyn benzeri gemiler; hızlı konuşlandırma, modüler görev yükleri ve dağıtık operasyon kabiliyeti sunacak şekilde tasarlanacaklar. Bu platformların kıyı harekâtı, insansız sürü taktikleri ve keşif/gözetleme rollerini üstlenmesi bekleniyor; özellikle Güney Çin Denizi, Baltık ve benzeri çatışmalı bölgelerde görev üstlenecekler.
Böyle bir dönüşümün teknik ve sanayi boyutunda ciddi zorluklar getireceği vurgulanıyor. Yeni 15.000–20.000 ton sınıfı, mevcut destroyerleri gölgede bırakarak tersaneler, havuz/drydock altyapısı ve kalifiye iş gücünde kapsamlı yatırımlar gerektirecek. Hipersonik silahların entegrasyonu ise hâlâ üretim, güvenilirlik ve maliyet konularında sınırlamalar taşıyor; bir program yöneticisi, “Gövde tasarımında 30 yıl önde olabiliriz ama füze olgunluğunda 5 yıl geride kalabiliriz” uyarısında bulundu.
Ayrıca, ABD tersane kapasitesi Columbia sınıfı denizaltılar ve Ford sınıfı uçak gemisi programlarıyla zaten yoğun; Golden Fleet vizyonu hayata geçirilirse iş gücü, tedarik zinciri ve kapasite darboğazlarının üstesinden gelmek için büyük bir yatırım dalgası gerekecek. İlk hesaplamalara göre, bir büyük yüzey muharebe gemisinin maliyeti silah teçhizatına ve radar paketine bağlı olarak 4–6 milyar dolar arasında değişebilir.
Stratejik açıdan tasarı, Çin Halk Kurtuluş Ordusu Donanması’nın (PLAN) hızlı modernizasyonuna verilen bir tepki olarak değerlendiriliyor. Çin’in mevcut kuvveti yüzlerce gemiye ulaşmış durumda ve uzun menzilli anti-gemi füzeleri, entegre hava savunma ağları ve büyüyen uçak gemisi filosu ile Hint-Pasifik’te meydan okuma oluşturuyor.
Donanma, plan için ilk taslak gereksinimlerini hazırlayıp Kongre’ye sunmayı ve FY-2027 başında kavramsal tasarım finansmanı için onay istemeyi planlıyor. Savunma komitelerinin değerlendirmesinde sanayi uygulanabilirliği, silah olgunluğu ve maliyet-etkinlik oranı öne çıkacak. Ayrıca Konstellation sınıfı firkateyn programının hızlandırılması ve müttefik tersanelerle ortak üretim seçenekleri de değerlendiriliyor; Avrupalı tersane firmalarıyla korvet benzeri daha küçük gemilerin eş üretimi gündeme gelebilir.
Mühendislik testleri ve insansız yüzey araçlarıyla (USV) yapılan manned-unmanned takım denemeleri, Golden Fleet’in nihai mimarisini şekillendirecek önemli girdiler sağlayacak. Şu anda Pasifik’te yürütülen “Ghost Fleet Overlord” gibi programlar, geleceğin yüzey muharebe gemilerinde kullanılabilecek konseptlerin sınanmasına olanak tanıyor.
Sonuç olarak “Golden Fleet” önerisi, ABD denizcilik doktrininde önemli bir kırılma işareti olabilir: klasik uçak gemisi-destroyer merkezli modele alternatif olarak daha dağıtık, uzun menzilli ateş gücü ve saha hayatta kalırlığına öncelik veren bir yaklaşıma işaret ediyor. Bu değişim yalnızca Donanma yapısını değil, ortak harekât planlamasını, lojistiği ve ittifak entegrasyonunu da yeniden şekillendirecek.
Detaylı tasarım spesifikasyonları, sözleşme duyuruları veya prototip gemiler ilan edildikçe teknik ve operasyonel analizler paylaşılacaktır.





