Amerika Birleşik Devletleri silahlı kuvvetleri, 4 Kasım gecesi, Pasifik saatiyle 23:01 ile 05:01 saatleri arasında belirlenen pencerede, Kaliforniya’daki Vandenberg Uzay Kuvvetleri Üssü’nden silahsız bir LGM-30G Minuteman III‘ü fırlatmayı planlıyor. Bu zamanlama, Başkan Donald Trump’ın nükleer denemelerin belirli yönlerini yeniden başlatma talimatını takip eden hassas bir döneme denk geliyor; ancak yetkililer, nükleer patlama içeren bir testin söz konusu olmadığını net bir şekilde belirtiyor.
Vandenberg Uzay Kuvvetleri Üssü’nün yaptığı duyuruya ve Rus haber ajansı TASS’ın haberine göre, ABD ordusu, bu rutine dahil olan ancak nükleer testler hakkındaki güncel tartışmaların ortasında gerçekleşen bu operasyonel test fırlatmasıyla füzenin doğruluğunu ve operasyonel hazırlığını kanıtlamayı amaçlıyor. Bu deneme, Başkan Trump’ın nükleer programla ilgili son açıklamalarından sadece birkaç gün sonra yapılması nedeniyle, Pekin ve Moskova’ya yönelik stratejik mesajın tonunu sertleştiriyor.
LGM-30G Minuteman III, hızlı fırlatma kabiliyetine sahip, karasal tabanlı bir ICBM olup, nükleer caydırıcılığın önemli bir unsurunu oluşturur. Üç aşamalı, katı yakıtlı bu füze, 9.600 kilometreden fazla menzile sahiptir. 1970’lerin başında envantere giren ve sürekli modernize edilen bu sistem, şu anki ABD politikasına uygun olarak tek bir savaş başlığı taşımaktadır. Ancak teknik kapasitesi, konfigürasyona bağlı olarak birden fazla bağımsız hedeflenebilir başlık taşımaya izin verir. Füze, Ataletsel Güdüm sistemini, daha yeni versiyonlarda GPS veya yıldız destekli güncellemelerle birleştirerek, sertleştirilmiş sabit hedeflere karşı yüksek hassasiyetli vuruş yeteneği sağlar ve ABD’nin deniz, hava ve karadan oluşan nükleer üçlüsünün karasal ayağını teşkil eder.
Minuteman III, 1970’lerde hizmete girmesinden bu yana, 2015’e kadar devam eden yenileme ve ömür uzatma programlarından geçti. Hava Kuvvetleri, filonun sürdürülebilirliği için yaklaşık 7 milyar dolar harcadı ve füzeler “dış kabukları hariç adeta yeni” olarak tanımlanıyor. Onlarca yıldır 300’ün üzerinde uçuş testi yapıldı ve bunlar dış gelişmelerden bağımsız, önceden planlanmış faaliyetler olarak kabul ediliyor. Bugün, ABD’nin Orta Batı bölgesinde yaklaşık 400 füze konuşlu durumda.
Minuteman III’ün üstünlükleri, anında müdahale yeteneği, hedefe kısa sürede ulaşım ve düşman hedeflemesini zorlaştıran dağınık konuşlanma stratejisidir. Rakip olarak Rusya, Yars gibi mobil ve MIRV’li sistemlere ağırlık verirken; Çin, DF-41 gibi yeni, mobil ICBM’leri kullanmaktadır. ABD’nin tek başlıklı Minuteman III’leri kullanma tercihi, kriz dönemindeki istikrarı destekler. Bu eski sistemin yerine Sentinel ICBM’leri geçecek olsa da, sık sık yapılan bu testler, mevcut sistemin hala güvenilir olduğunu gösteriyor.
Stratejik açıdan, bu geceki test çoklu mesajlar iletiyor. Jeopolitik düzlemde, Trump’ın 29 Ekim’deki açıklamasının ardından artan büyük güç gerilimi anında, ABD’nin genişletilmiş caydırıcılığının işler ve ölçülebilir olduğu güvencesini müttefiklere veriyor. Jeostratejik olarak, Mayıstaki teste benzer şekilde Kaliforniya’dan Kwajalein’e uzanan muhtemel uçuş yolu, nükleer patlama yasaklarını ihlal etmeden Pasifik test koridoru boyunca tam menzilli bir yeteneği gösteriyor. Askeri açıdan ise, toplanan yörünge, güdüm ve kontrol zaman çizelgeleri verileri, her an emniyetli, güvenli ve etkili kalması gereken bir gücün güvenilirlik ölçümlerine katkıda bulunuyor.
Özetle, Minuteman III fırlatması rutin olsa da, Washington karasal füzelerin geleceğini tartışırken ve Sentinel’e geçiş yaparken caydırıcılık yeterliliğini alenen teyit ediyor. ABD, önceden belirlenmiş bir testi şeffaf bir şekilde duyurarak ve belirlenen Pasifik koridorlarını kullanarak, test yasaklarını ihlal etmeden hazırlık seviyesini vurguluyor. Bu, hem rakiplere bir sinyal gönderiyor hem de nükleer omurganın gerçek uçuş verileriyle doğrulandığı konusunda müttefiklere güvence veriyor.
