28 Ağustos 2025’te Reuters tarafından aktarılan bilgilere göre, Japon Kara Öz Savunma Kuvvetleri Sözcüsü, ABD Ordusu’nun Typhon kara konuşlu füze sistemini Japonya’daki Iwakuni Deniz Piyadeleri Hava Üssü’ne konuşlandıracağını doğruladı. Sistem, 11–25 Eylül 2025 tarihlerinde düzenlenecek büyük ölçekli Resolute Dragon 2025 tatbikatıyla eş zamanlı olarak hizmete alınacak. Bu konuşlanma, Typhon’un Japon topraklarına ilk defa yerleştirilmesi anlamına geliyor ve ABD’nin Hint-Pasifik bölgesinde kara tabanlı hassas vuruş kapasitesini genişletme yönündeki kararlılığını yansıtıyor.
Typhon (resmî adıyla Stratejik Orta Menzilli Ateş Sistemi), SM-6 ve Tomahawk füzelerini ateşleyebiliyor. SM-6, 320 km’nin üzerinde menzil sağlarken, Tomahawk seyir füzeleri 1.500 km’ye kadar derin taarruz kabiliyeti sunuyor. Konteynerize ve mobil yapısıyla sistem; kara ve deniz hedeflerine karşı esnek, hızlı ve hayatta kalma şansı yüksek bir seçenek oluşturuyor.
Bu konuşlanma, bölgedeki üç ülke için doğrudan stratejik sonuçlar doğuruyor:
- Çin açısından, Japonya’da konuşlu Typhon, Tayvan çevresi ve Doğu Çin Denizi’ndeki donanma faaliyetlerini daha riskli hale getiriyor.
- Rusya için, sistem Uzak Doğu’daki hava üsleri ve lojistik hatlarını kapsama alanına alarak baskıyı artırıyor.
- Kuzey Kore açısından ise, Tomahawk menzili ülkenin büyük bölümündeki askeri tesisleri tehdit ediyor ve ani saldırı riskini artırıyor.
Typhon’un 2024’te Filipinler’de kısa süreliğine konuşlandırılması bile Çin’in sert diplomatik tepkisine ve askeri tatbikatlarına yol açmıştı. Ancak bu kez Japonya’daki konuşlanma daha kalıcı bir duruşa işaret ediyor. 12 binden fazla Japon askeri ve yaklaşık 1.900 ABD personelinin katılacağı Resolute Dragon tatbikatında Typhon’un aktif olarak entegre edilmesi, sistemin artık deneysel değil, operasyonel bir caydırıcı unsur olduğunu gösteriyor.
Sonuç olarak, Typhon’un Japonya’ya yerleştirilmesi yalnızca sembolik bir hamle değil. ABD, kara tabanlı uzun menzilli hassas ateş yeteneklerini müttefik topraklarına taşıyarak Çin, Rusya ve Kuzey Kore’nin stratejik hesaplarını doğrudan zorlaştırıyor. Bu adım, Hint-Pasifik’te caydırıcılığın yeni boyutunu temsil ediyor.