Almanya, İkinci Dünya Savaşı sonrası uygulanan askeri kısıtlamaların gölgesinden tamamen çıkmaya hazırlanıyor. Berlin hükümeti, hem savunma bütçesini hem de profesyonel asker sayısını belirgin şekilde artırarak Avrupa’nın en güçlü konvansiyonel ordusunu kurmak için kapsamlı bir yeniden yapılanma sürecine girdi. Başbakan Friedrich Merz’in “Savunma stratejimizi baştan kurguluyoruz. Avrupa’nın en güçlü ordusunu inşa edeceğiz” sözleri, bu dönüşümün siyasi kararlılığını ortaya koyuyor.
Rusya Tehdidi ve Transatlantik Belirsizlikler Almanya’yı Harekete Geçirdi
Berlin’in stratejik değişiminin merkezinde, Rusya’nın son yıllarda artan askeri etkinliği ve Avrupa’nın güvenlik mimarisinde yaşanan kırılganlıklar yer alıyor. ABD’nin küresel önceliklerinin değişmesi ve NATO içinde oluşan belirsizlikler, Almanya’yı daha bağımsız bir savunma kapasitesi geliştirmeye iten temel faktörler olarak değerlendiriliyor.
Yeni güvenlik vizyonu, hızlı reaksiyon verebilen, caydırıcı ve teknolojik altyapısı güçlü bir orduyu hedefliyor. Bu kapsamda savunma harcamaları tarihin en yüksek seviyelerine çıkarılırken, modern muharebe sistemlerine yönelik yatırımlar da hızlandırılıyor.
Bundeswehr Tarihinin En Büyük Personel Artışına Gidiyor
Alman Silahlı Kuvvetleri, kara, hava, deniz ve siber bileşenlerden oluşan çok boyutlu bir yapıya sahip olsa da, personel sayısı uzun yıllar boyunca düşüş eğilimindeydi. Berlin Duvarı’nın yıkılmasından itibaren tehdit algısının düşük olması, orduyu profesyonelleştirme ve küçültme politikalarına zemin hazırlamıştı.
Ancak Ukrayna savaşının ardından bu tablo değişti. 2025 yazı itibarıyla 182 bin profesyonel asker ve 81 bin sivil personel olmak üzere toplam 263 bin çalışanı bulunan Bundeswehr, 2035 yılına kadar 260 bin profesyonel asker ve savaş döneminde göreve çağrılabilecek 200 bin yedek personel hedefini benimsedi.
Bu sayısal büyüme, Almanya’nın savunma kapasitesini yalnızca artırmakla kalmayacak, aynı zamanda NATO içindeki sorumluluklarının daha güçlü şekilde yerine getirilmesini sağlayacak.
100 Milyar Avroluk Özel Savunma Fonu Yeni Dönemin Kapısını Açtı
2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından dönemin Başbakanı Olaf Scholz tarafından ilan edilen “Zeitenwende” (dönüm noktası) doktrini, Almanya’nın savunma anlayışını köklü biçimde değiştirdi. Bu kapsamda 100 milyar avroluk özel bir savunma fonu ayrıldı ve modernizasyon süreci başlatıldı.
Yeni Başbakan Merz döneminde ise bu yaklaşım daha ileri taşınarak, Almanya’nın Avrupa kıtasının en güçlü konvansiyonel ordusuna sahip olması, devlet politikasının merkezine yerleştirildi.
Entegre Güvenlik Konsepti: Askeri Güçle Sivil Dayanıklılığın Birleşimi
Hazırlanan Ulusal Güvenlik Stratejisi, Almanya’nın güvenlik yaklaşımını tamamen yeniden tanımlıyor. Enerji arz güvenliği, kritik altyapıların korunması, ekonomik dayanıklılık, siber savunma ve askeri caydırıcılık tek bir çatı altında birleşiyor. Bu model, savunmanın yalnızca ordudan ibaret olmadığını; toplum, ekonomi ve teknolojiyle bütünleşmiş bir yapı gerektirdiğini vurguluyor.
Almanya Savunma Sanayisi: Avrupa’nın En Güçlü Üretim Hatlarından Biri
Almanya, yıllardır denizaltı teknolojileri, ana muharebe tankları, zırhlı muharebe araçları, radar ve sensör teknolojileri gibi alanlarda Avrupa’nın öncü üreticisi konumunda.
- U-214 denizaltıları
- Leopard tank ailesi
- Puma zırhlı muharebe araçları
- Gelişmiş hava savunma sistemleri
Almanya’nın hem ulusal savunma kabiliyetini artırıyor hem de ihracat portföyünde önemli bir yer tutuyor. Modernizasyon sürecinin hızlanmasıyla birlikte Alman savunma sanayisinin üretim kapasitesinin daha da genişlemesi bekleniyor.
Avrupa Güvenlik Mimarisi Yeniden Şekilleniyor
Almanya’nın silahlı kuvvetlerine yönelik bu büyük ölçekli yatırım ve stratejik dönüşüm, yalnızca ülkenin savunma kapasitesini artırmakla kalmıyor; Avrupa’nın güvenlik mimarisini de yakından etkiliyor. Berlin’in daha güçlü, teknolojik ve etkin bir ordu inşa etme hedefi, NATO’nun yük paylaşımında yeni bir denge oluşturacak gibi görünüyor.
Almanya’nın “Avrupa’nın en güçlü konvansiyonel ordusu” olma iddiası, kıta savunmasının geleceğini yeniden şekillendiren kritik bir adım olarak öne çıkıyor.





