IDEF 2025 fuarında ASELSAN, Türkiye’nin su altı teknolojilerindeki yetkinliğini yansıtan DERİNGÖZ 100M/600 isimli insansız denizaltı aracını ilk kez tanıttı. Bu yeni nesil otonom sistem, deniz kuvvetlerinin keşif, gözetleme ve mayın tespiti gibi görevlerdeki etkinliğini büyük ölçüde artıracak şekilde tasarlandı.
600 metre derinliğe kadar görev yapabilen DERİNGÖZ 100M/600, yüksek çözünürlüklü yan taramalı sonar, çok huzmeli sonar, engel algılama sistemleri ve kablolu, akustik ve kablosuz iletişim yetenekleriyle donatıldı. 600 mm çapında ve 170 kg ağırlığında olan sistem, yaklaşık 3 knot hızla 15 saate kadar görev icra edebiliyor. Ataletsel navigasyon, basınç sensörleri ve Doppler Hız Günlüğü (DVL) gibi gelişmiş sensörlerle donatılan platform, deniz tabanı haritalandırmadan altyapı denetimine kadar geniş görev yelpazesine sahip.

Bu araç, 2023’te test edilen DERİNGÖZ 100M modelinin gelişmiş bir versiyonu olup, 2025 Haziran’ında tüm testlerini başarıyla tamamlayarak operasyonel kullanıma hazır hale geldi. Geliştirme süreci, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile yakın iş birliği içinde yürütüldü ve tamamen yerli bileşenler ile yazılım altyapısı kullanılarak teknolojik bağımsızlık ön planda tutuldu.
ABD üretimi REMUS 600 ve Fransız D-19 gibi benzer sistemlerle kıyaslandığında, DERİNGÖZ 100M/600; görev modülerliği, derinlik kapasitesi ve milli altyapıya dayalı özgün tasarımıyla öne çıkıyor. Türkiye’nin daha önce sığ sularda sınırlı kalan su altı platformlarıyla karşılaştırıldığında, bu araç derin su operasyonlarına geçişte önemli bir eşik anlamına geliyor.

Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Ege gibi jeopolitik açıdan hassas deniz alanlarında artan gerginlikler göz önünde bulundurulduğunda, DERİNGÖZ 100M/600, Türkiye’nin kritik altyapıları koruma, tehditleri önceden tespit etme ve su altı hâkimiyetini artırma potansiyelini ciddi şekilde güçlendiriyor. Askeri açıdan bakıldığında ise, bu sistem, personele risk oluşturmadan uzun süreli ve sessiz operasyonlar gerçekleştirebilen stratejik bir araç niteliğinde.
DERİNGÖZ 100M/600, yalnızca bir insansız su altı aracı olmanın ötesinde, Türkiye’nin savunma sanayisinde dışa bağımlılığı azaltma ve denizaltı savaş yeteneklerini millileştirme yönündeki dönüşümünün bir simgesi olarak öne çıkıyor.