23 Eylül Salı 2025

Belçika’dan Türkiye ile Savunma Sanayii ve Güvenlik Alanında Stratejik Yakınlaşma

spot_img
spot_imgspot_imgspot_imgspot_img

İstanbul’da düzenlenen IDEF 2025 Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı kapsamında konuşan Belçika Savunma ve Dış Ticaret Bakanı Theo Francken (N-VA), Türkiye ile askeri ilişkilerin daha da güçlendirilmesi yönünde açık bir irade ortaya koydu. NATO’nun güney kanadında önemli bir stratejik aktör olan Türkiye’nin rolüne vurgu yapan Francken, ülkesinin Türkiye’yi “güvenilir ve vazgeçilmez bir ortak” olarak gördüğünü dile getirdi.

Francken, NATO komutası altında daha fazla ortak tatbikat yapılması gerektiğini belirterek, Türk mevkidaşı Yaşar Güler ile savunma iş birliğini kurumsallaştıracak bir mutabakat zaptının önümüzdeki aylarda imzalanmasının hedeflendiğini ifade etti. Ayrıca Belçika’nın, yıl içinde Türkiye’den bir savunma sanayii ataşesini ağırlayacağı da duyuruldu.

Bu yakınlaşmanın ardında yalnızca siyasi motivasyonlar değil, aynı zamanda Türkiye’nin savunma sanayiindeki dikkat çekici yükselişi de bulunuyor. Son yirmi yılda büyük bir dönüşüm geçiren Türk savunma sanayii, dışa bağımlı bir yapıdan çıkıp kendi teknolojilerini geliştiren, ihraç eden ve rekabetçi çözümler sunan bir sektöre dönüştü. Bu dönüşümün temelleri 1980’lerde atılan Ar-Ge kurumlarıyla atıldı, ancak asıl ivme 2010’larda çeşitli ambargo ve kısıtlamalara karşı geliştirilen yerli çözümlerle sağlandı.

Bugün 3.000’den fazla firmanın faaliyet gösterdiği sektörde kara, deniz, hava ve uzay alanlarında geniş bir ürün yelpazesi bulunuyor. Bayraktar TB2 gibi orta menzilli SİHA’lar 30’dan fazla ülkeye ihraç edilirken, Akıncı ve geliştirme aşamasındaki Kızılelma gibi platformlar Türkiye’nin insansız hava sistemlerindeki yetkinliğini ileriye taşıyor. Hava platformlarında KAAN 5. nesil savaş uçağı programı, Hürjet jet eğitim uçağı ve Airbus ile İspanya arasında kurulan iş birlikleri dikkat çekiyor. Kara sistemlerinde Altay ana muharebe tankı, Kirpi ve Kaplan gibi zırhlı araçlar; Roketsan üretimi Atmaca, Tayfun füzeleri ve Siper gibi hava savunma sistemleri de sektörü güçlendiriyor.

Bu sistemler yalnızca NATO standartlarını karşılamakla kalmıyor; aynı zamanda Batılı muadillerine göre daha düşük maliyetli olmalarıyla dikkat çekiyor. Özellikle bütçe baskısı altında olan Avrupa ülkeleri için Türkiye’nin sunduğu “yüksek performans – uygun maliyet” dengesi, iş birliği alanlarını artırıyor.

IDEF 2025 kapsamında bu dinamikler daha da görünür hale geldi. Endonezya ile 48 adet KAAN savaş uçağı satışı, Birleşik Krallık ile 40 Eurofighter Typhoon tedariki için imzalanan iyi niyet anlaşması ve Güney Koreli Korean Air ile Baykar arasında yapılan iş birliği gibi gelişmeler Türkiye’nin küresel etkisini artırdı. Ayrıca Tayfun Block-4 hipersonik füzesinin tanıtımı ve Malezya, İspanya, İtalya gibi ülkelerle kurulan sanayi ortaklıkları, Türkiye’nin Avrupa savunma tedarik zincirine entegrasyon hedefini de somutlaştırıyor.

2024 yılında 7,15 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen Türk savunma ihracatlarının 2025’te 8 milyar doları aşması bekleniyor. Bu rakamlar, IDEF’in artık yalnızca bir vitrin değil, Türkiye için uluslararası savunma diplomasisinin etkin bir aracı haline geldiğini gösteriyor. Belçika’nın ve diğer Avrupa ülkelerinin bu yükselişi stratejik ve pragmatik bir yaklaşımla değerlendirmesi, yeni bir iş birliği döneminin kapısını aralıyor.

En Son Haberler
- Reklam -spot_imgspot_imgspot_imgspot_img
- Reklam -spot_imgspot_imgspot_imgspot_img