İngiliz Ordusu, sahip olduğu en modern topçu sistemlerinden biri olan 155 mm’lik tekerlekli Archer kundağı motorlu obüsleri, Temmuz 2025’te Estonya’da gerçekleştirilen canlı atış tatbikatı ile ilk kez operasyonel olarak kullandı. Bu tatbikat, İngiltere’nin yeni nesil topçu gücünün sahadaki ilk sınavı olmasının yanı sıra, NATO’nun Estonya’daki Geliştirilmiş İleri Mevcudiyet (eFP) Muharebe Grubu bünyesinde de sistemin ilk kullanımı olarak kayda geçti.
eFP girişimi, Rusya’nın 2014’te Kırım’ı yasa dışı şekilde ilhak etmesi ve Doğu Avrupa’daki artan askeri tehdidine karşı bir önlem olarak başlatıldı. 2016 Varşova Zirvesi’nde kabul edilen bu girişim kapsamında Estonya, Letonya, Litvanya ve Polonya’da çok uluslu muharebe grupları konuşlandırıldı. Estonya’daki birlik İngiltere liderliğinde olup zırhlı piyade, topçu, mühendis ve lojistik unsurları içeriyor; ayrıca Fransa, Danimarka ve İzlanda gibi ülkelerden dönemsel katkılar alıyor.
İngiltere’nin eFP’ye konuşlandırdığı Archer sistemleri, daha önce Ukrayna’ya gönderilen eski AS90’ların yerini almak üzere 2023 yılında hızlandırılmış bir tedarik programı kapsamında satın alındı. Yaklaşık 140 milyon sterlin değerindeki bu anlaşma, 14 adet Archer birimini kapsıyor ve sistemler 2024 yılı itibarıyla hizmete alındı.
Volvo üretimi 6×6 zırhlı şasiye yerleştirilen sistem, tam otomatik 155mm/L52 obüsle donatılmış durumda. Standart mühimmatla 35 km, hassas güdümlü mühimmatla ise 50 km üzeri menzile sahip olan Archer, yalnızca 3–4 kişilik bir mürettebatla yönetilebiliyor. Zırhlı ve nükleer, biyolojik, kimyasal (NBC) korumalı kabin içerisinden yönetilen sistem, 30 saniye içinde atış yapıp pozisyon değiştirebiliyor, böylece karşı batarya atışlarına karşı üstün bir hayatta kalma avantajı sağlıyor.
Estonya’daki tatbikat sırasında Archer sistemleri, NATO’nun ileri gözlemcileri ve müşterek taarruz kontrolörleriyle (JTAC) koordineli atış görevleri gerçekleştirdi. Bu süreç, ağ destekli hassas vuruş kabiliyetlerinin NATO unsurlarıyla tam uyum içinde çalıştığını ortaya koydu.
İngiliz Ordusu’nun Archer sistemlerini sahaya sürmesi, yalnızca teknolojik bir yenilik değil, aynı zamanda yüksek hareket kabiliyeti, dijital entegrasyon ve çevik birlik yapısına geçişin de önemli bir göstergesi. Bu gelişme, NATO’nun doğu sınırındaki caydırıcılık yapısını güçlendirirken, modern savaş ortamlarında hızlı konuşlanabilir ve ölümcül ateş gücüne sahip topçu sistemlerinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.