Mehr News’in 27 Temmuz 2025’te aktardığı bilgilere göre, İran’ın Khorramshahr-5 adı verilen ve 12.000 kilometre menzile ulaşabildiği iddia edilen yeni bir kıtalararası balistik füze (ICBM) geliştirdiği ya da test hazırlığında olduğu öne sürülüyor. Mach 16 (yaklaşık 20.000 km/sa) hıza ve yaklaşık iki ton savaş başlığı taşıma kapasitesine sahip olduğu belirtilen bu füze, doğrulanması hâlinde İran’ı kıtalararası saldırı yeteneğine sahip sınırlı sayıdaki ülke arasına sokabilir. Ancak İran Savunma Bakanlığı veya Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) tarafından bugüne kadar resmî bir test teyidi yapılmadı.
Khorramshahr-5’in menzil iddiası, önceki Khorramshahr modellerinin 2.000–3.000 kilometrelik kapasitesini altı kat aşarak doğrudan ABD ana karasını vurabilecek bir menzil sunuyor. Füzenin sıvı yakıtlı, yaklaşık 12 metre uzunluğunda ve 14-15 ton ağırlığında olduğu bildiriliyor. 2023’te tanıtılan Khorramshahr-4’ün hipergolik yakıt, 15 dakikanın altında fırlatma süresi ve geliştirilmiş orta safha yönlendirme özelliklerini temel alan yeni modelin, ek olarak çok kademeli motor teknolojilerinden yararlandığı iddia ediliyor.
İranlı yetkililer, iki tonluk hipersonik savaş başlığı testlerinin başarıyla gerçekleştirildiğini açıklamış olsa da, bunun bir ICBM ile ilişkili olduğuna dair doğrudan kanıt bulunmuyor. Füze ailesinin kökeni, Kuzey Kore’nin BM-25 Musudan füzesi ve Sovyet yapımı R-27 denizaltı füzelerine dayanıyor. İlk Khorramshahr 2017’de denenmişti.
Tahran yönetimi, uzun süre boyunca füze menzilini 2.000 kilometre ile sınırlandırarak Avrupa ile gerilimi tırmandırmaktan kaçındığını belirtmişti. Ancak son dönemde İsrail saldırıları ve ABD’nin nükleer tesislere yönelik hava operasyonları sonrasında, İranlı komutanlar bu kısıtlamaların gözden geçirilebileceği mesajını verdi.
Uluslararası alanda ise ABD, İsrail ve NATO ülkeleri konuyu yakından izliyor. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Washington ziyareti sırasında, İran’a yönelik daha sert füze kısıtlamaları talep ettiği iddia ediliyor. İran kaynakları ise menzil artışını “yabancı saldırganlığa” karşı caydırıcı bir önlem olarak tanımlıyor. Füzenin gerçek durumu ve operasyonel olup olmadığı belirsizliğini korurken, uzmanlar bunun stratejik belirsizlik yaratmak amacıyla kasıtlı olarak gizli tutulduğunu düşünüyor.
