Son dönemde İsrail güvenlik çevrelerinde Türkiye’nin artan bölgesel etkisi konusunda ciddi bir tedirginlik oluştu. Türkiye’nin diplomatik hamleleri, savunma sanayi projeleri ve aktif dış politika adımları, Tel Aviv’de “Türkiye tehdidi” algısını güçlendiriyor.
İsrail medyasında öne çıkan haberlerde, özellikle Gazze anlaşması sonrası Orta Doğu’daki güç dengelerindeki değişim dikkat çekiyor. Jerusalem Post’ta yayımlanan bir analizde, Türkiye’nin bölgedeki yükselen gücüne işaret edildi.
İsrail Hava Kuvvetleri’nden emekli Albay ve güvenlik uzmanı Adi Berşadski, yazısında şunları belirtti:
“İsrail iç istihbarat raporlarına göre, Türkiye’nin Suriye, Libya, Doğu Akdeniz ve Afrika’daki etkisinin derinleşmesi, İsrail’in hareket alanını giderek daraltıyor.”
Erdoğan’ın Diplomatik Etkisi
Tel Aviv Üniversitesi strateji uzmanları da Türkiye’nin sadece askeri alanda değil, diplomatik sahada da etkisini artırdığına dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın özellikle Arap dünyasındaki artan siyasi nüfuzu, Filistin konusundaki aktif rolü ve insani yardımlarla desteklenen diplomatik yaklaşımı, İsrail’de “yumuşak güçle çevreleme” stratejisi olarak değerlendiriliyor.
Enerji Hattı İsrail’i Baskı Altında Bırakıyor
Doğu Akdeniz’deki enerji hatlarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması planları, ekonomik ve siyasi açıdan İsrail’i Ankara’ya bağımlı hâle getiriyor. Özellikle Ceyhan hattı üzerindeki Türk kontrolü, İsrail tarafından “stratejik baskı unsuru” olarak görülüyor.
İsrail Yeni Güvenlik Stratejisi Arayışında
Uzmanlar, tüm bu gelişmelerin İsrail’i yeni bir güvenlik doktrini geliştirmeye zorladığını ifade ediyor. Gazze saldırıları sonrası ortaya çıkan yeni Ortadoğu düzeninde, Türkiye hem Batı ile ilişkilerini koruyan hem de Müslüman dünyasında meşruiyetini artıran bir aktör olarak öne çıkıyor.
İsrail açısından bu durum, yalnızca diplomatik bir meydan okuma değil, aynı zamanda “yeni bir bölgesel gerçekliğin” işareti olarak görülüyor.