Avrupa’dan Asya’ya artan drone ihlalleri, devletleri artık araştırma laboratuvarlarıyla sınırlı olan yüksek enerjili lazer savunmalarını hızla sahaya taşımaya yönlendiriyor. İsrail, ABD, Almanya ve Japonya gibi ülkeler, kitlesel drone tehditlerine karşı daha ucuz, etkili ve çevreci koruma sağlayan operasyonel ışın silahlarına yatırım yapıyor.
Havalimanları, askeri üsler ve enerji tesisleri, artan drone ihlalleri karşısında acil durum yetkileri, yeni hava sahası düzenlemeleri ve karşı-UAS teknolojilerine hızlı geçiş gibi önlemler almak zorunda kalıyor. Başlangıçta bölgesel bir sorun olan bu durum, Avrupa Komisyonu, ABD, İsrail ve bazı Hint-Pasifik ülkelerini yönlendirdi; yönlendirilmiş enerji ve elektronik karşı-drone programları hız kazandı. Maliyetli füze stoklarının tükenmesi ve saldırı yoğunluğunun artmasıyla birlikte yüksek enerjili lazerler, test sahalarından fiili kullanım planlarına taşınıyor ve kısa menzilli hava savunması kavramını yeniden şekillendiriyor.
Lazer savunma sistemleri, küçük quadcopter’lar karşısında büyük avantaj sağlıyor. Birkaç yüz veya bin euro değerindeki drone, onlarca bin dolarlık füzelere mal olurken, bir lazerin çekirdeği jeneratör ve enerji kaynağı ile neredeyse sıfır maliyetle çok sayıda atış yapabiliyor. Bu sistemler, şehirler, hava üsleri ve rafineriler gibi enkazın önemli olduğu bölgelerde sessiz ve hassas müdahaleler sağlıyor.
Üst düzey programlar arasında İsrail’in Iron Beam sistemi yer alıyor; düşük maliyetli roket, havan ve drone savunması için 2025’te sahaya sürülecek. ABD ise Kara Kuvvetleri’nde Stryker aracına entegre 50 kW sınıfı DE M-SHORAD’ı ve Deniz Kuvvetleri’nde HELIOS lazer sistemi ile test ve sınırlı operasyonel kullanıma geçti. İngiltere’nin DragonFire programı, 50 kW sınıfı lazer ile UAS ve yakın menzil füze savunması sağlamak için hızla filoya giriyor. Almanya ise Sachsen fırkateyni ile 100’ün üzerinde canlı atış testi tamamlayarak deniz koşullarında sistem entegrasyonunu doğruladı.
Hindistan, DRDO’nun entegre hava savunma lazer sistemi ile ilk uçuş testlerini 2025’te gerçekleştirdi. Türkiye’nin ASELSAN tarafından geliştirilen GÖKBERK mobil lazer sistemi ise FPV drone’ları başarıyla etkisiz hale getirdi. Japonya ve Güney Kore de benzer şekilde test ve konuşlandırma aşamasında. Çin ve Rusya ise erken aşama veya sınırlı bilgiye sahip programlarla lazer teknolojilerini ilerletiyor.
Teknik olarak, 10–50 kW arası lazerler küçük ve orta boy dronelara karşı yeterli olurken, 100 kW üstü güç, roket ve havan kabuklarına karşı etkili oluyor. Hava ve çevresel koşullar, deniz ve kara platformlarının performansını belirleyici şekilde etkiliyor.
Gelecekte lazerler, füze tabanlı hava savunmasının yerini tamamen almasa da, ucuz ve yoğun tehditler için birinci savunma hattını oluşturacak. Füze sistemleri ise kötü hava koşullarında, uzun menzilli veya hızlı hedefler için kullanılmaya devam edecek.





