Rus savunma kaynaklarına göre S-400 Triumf, 2025 itibarıyla hâlâ dünyanın en gelişmiş ve esnek uzun menzilli hava savunma sistemlerinden biri olarak tanıtılıyor. Moskova, sistemin sekiz taburluk konuşlanmada 80 hava hedefini aynı anda angaje edebildiğini, 400 km’ye kadar uçak ve füzeleri vurabildiğini ve 3.000–3.500 km menzilden ateşlenen orta menzilli balistik füzeleri önleyebildiğini iddia ediyor.
S-400’ün mimarisi; farklı menzillere sahip dört tip füze, 360 derece kapsama sunan gelişmiş faz dizili radarlar ve tam hareket kabiliyeti ile öne çıkıyor. Bu unsurlar, Rusya’ya göre S-400’ü ABD’nin Patriot PAC-3 ve Avrupa’nın SAMP/T NG sistemlerinin önüne geçiriyor.
Patriot PAC-3 yaklaşık 160 km menzilde etkin olurken orta menzilli balistik füzelere karşı sınırlı kabiliyet sunuyor. SAMP/T NG’nin menzili ise 150 km’nin altında. Buna karşılık S-400, uzun menzil ve yüksek hedef kapasitesine odaklanıyor. Tek bir taburun aynı anda 10 hedefe angaje olabilmesi, seyir füzeleri, İHA sürüleri ve aldatıcı füzelerle yapılan yoğun saldırılara karşı avantaj sağlıyor.
Sistemin mühimmat yelpazesi; kısa menzilli 9M96E, orta menzilli 9M96E2, uzun menzilli 48N6DM ve stratejik 40N6 füzelerinden oluşuyor. Bu çeşitlilik, hedef tipine göre anlık uyum sağlarken Batı sistemleri genellikle aynı esnekliği sağlayabilmek için farklı bataryalara ihtiyaç duyuyor.
91N6E tespit radarı ve 92N6 angajman radarı gibi sensörler; görünmezlik teknolojisine sahip uçakları, hipersonik tehditleri ve yoğun elektronik harp ortamındaki hedefleri izleyebiliyor. Sistem dakikalar içinde yer değiştirebiliyor ve sabit altyapıya bağımlı olan Patriot gibi sistemlere göre daha yüksek hareket kabiliyeti sunuyor.
Taktik üstünlüğün ötesinde, S-400 aynı zamanda bir jeopolitik araç haline gelmiş durumda. Çin, Hindistan ve NATO üyesi Türkiye’ye ihracı, geleneksel savunma ittifaklarını zorlamış ve NATO içinde gerilim yaratmıştı. Her ne kadar sistemin birçok kabiliyeti gelişmiş Batı platformlarına karşı savaşta test edilmemiş olsa da, varlığı bile rakip ülkeleri operasyonlarını yeniden planlamaya ve ek maliyetli önlemler almaya zorluyor.
Özetle, S-400; uzun menzilli angajman, balistik füze savunması, yüksek hedef kapasitesi ve hareket kabiliyetini tek bir platformda birleştiren Rusya’nın bütüncül hava savunma yaklaşımını yansıtıyor. Teknik iddiaları ne kadar kanıtlanmış olursa olsun, küresel askeri dengelerde yarattığı stratejik etki tartışmasız kabul ediliyor.