Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye’nin nükleer enerji alanında yeni bir döneme girdiğini belirterek Baykar’ın 40 megavat kapasiteli küçük modüler nükleer reaktör (SMR) prototipi üzerinde çalıştığını açıkladı. Bu reaktör tek başına 100 binden fazla hanenin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede olacak.
Bakan Bayraktar’ın açıklamalarına göre, söz konusu prototip Türkiye’nin yalnızca savunma ve havacılıkta değil, enerji teknolojilerinde de yerli çözümler üretme hedefinin önemli bir parçası olarak görülüyor. Henüz geliştirme aşamasında bulunan sistemin özel sektör eliyle geliştirilen ilk yerli SMR örneklerinden biri olacağı belirtiliyor.

Yeni Mevzuat Geliyor: Özel Sektöre SMR Üretim İzni Kapıda
Bayraktar, SMR teknolojisinin Türkiye’nin uzun vadeli enerji güvenliği stratejisinde kritik öneme sahip olduğunu vurgulayarak özel sektörün de bu alana girebilmesi için yeni bir yasa çalışması yürütüldüğünü açıkladı. Yasayla birlikte, güvenlik ve teknik kriterleri karşılayan şirketlerin küçük modüler reaktör geliştirmesine ve tesis etmesine izin verilecek.
Bakanlık, 2050 yılına kadar Türkiye’nin toplam nükleer kurulu gücünün 20 bin megavata çıkarılmasını hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda hem Akkuyu gibi büyük ölçekli santraller hem de SMR’ler birlikte konumlandırılacak.
Küçük Modüler Reaktörler Neden Önemli?
SMR teknolojisi, dünyada giderek daha fazla ülke tarafından tercih edilen yeni nesil nükleer enerji modeli olarak öne çıkıyor. Bu reaktörlerin öne çıkan başlıca özellikleri şöyle:
- Modüler tasarım: Fabrikada üretilip sahaya modüller halinde taşınabiliyor. Bu da daha hızlı kurulum sağlıyor.
- Düşük ilk yatırım maliyeti: Büyük nükleer santrallere göre finansal yükü çok daha düşük.
- Yüksek güvenlik standartları: Doğal sirkülasyonla çalışan pasif güvenlik sistemleri sayesinde insan müdahalesine ihtiyaç duymadan kendini güvene alabiliyor.
- Ölçeklenebilirlik: İhtiyaca göre birden fazla 40–50 MW’lık modül yan yana kurulabiliyor.
- Yaygın kullanım alanı: Şehir şebekeleri, endüstriyel tesisler, askeri üsler ve uzak bölgelere enerji sağlamak için ideal görülüyor.
Bu özellikler nedeniyle SMR’ler, hem karbon nötr enerji üretimi hem de arz güvenliğini artırması açısından geleceğin kritik teknolojileri arasında gösteriliyor. Türkiye’nin de bu alanda kendi prototipini geliştirmesi, enerji bağımsızlığı hedefinde önemli bir eşik olarak değerlendiriliyor.





