Suudi Arabistan, ilk Terminal Yüksek İrtifa Alan Savunma (THAAD) füze sistemini resmi olarak aktif hale getirerek hava savunma ağını güçlendirme yolunda önemli bir adım attı. Resmi açılış töreni, Cidde’deki Hava Savunma Kuvvetleri Enstitüsü’nde gerçekleştirildi ve Riyad’ın kritik altyapı ve stratejik bölgelerini koruma taahhüdünü vurguladı.
ABD yapımı THAAD sistemi, kısa ve orta menzilli balistik füzeleri hem Dünya atmosferi içinde hem de dışında tespit edip takip ederek engellemek üzere tasarlandı. Bu konuşlandırma, operasyonel hazırlığın sağlanması amacıyla Suudi Arabistan genelinde kapsamlı testler ve personel eğitimlerinin ardından gerçekleşti.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri’nden sonra Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) ülkeleri arasında THAAD sistemini envanterine alan ikinci ülke oldu. BAE, THAAD bataryalarını 2011’de almış ve 2016’da operasyonel hale getirmişti. Ayrıca Katar da büyük bir ABD silah anlaşması kapsamında bu sistemi almaya hazırlanıyor.
ABD, THAAD satışını 2019’da, eski Başkan Donald Trump döneminde imzalanan 110 milyar dolarlık geniş kapsamlı silah anlaşmasının bir parçası olarak onayladı. Ayrıca Suudi Arabistan, Lockheed Martin ile sistemin önemli bileşenlerinin yerel üretimi için anlaşma imzaladı; ancak üretimin ne zaman başlayacağı henüz açıklanmadı.
THAAD’ın gelişmiş yeteneklerine rağmen, İran ve Yemen’den atılan füzelerin hedeflendiği bölgelerde sistemi engellemede bazı zorluklar yaşandığına dair raporlar ortaya çıktı. Newsweek dergisi, ABD’nin İsrail’e destek sağlanan son çatışmalar sırasında küresel THAAD füze stokunun önemli bir kısmını kullandığını belirtti.
Suudi Arabistan’ın THAAD sistemi devreye alması, özellikle İran’dan kaynaklanan balistik füze tehditlerinin arttığı ve bölgesel gerilimlerin tırmandığı bir dönemde gerçekleşti. Bu gelişme, krallığın değişken güvenlik ortamında savunma pozisyonunu güçlendirmeye yönelik stratejik önceliğini ortaya koyuyor.
