20 Ekim Pazartesi 2025

Türkiye, F-16’dan Bozdoğan ve Gökdoğan Hava-Hava Füzelerini Başarıyla Test Etti

spot_img
spot_imgspot_imgspot_imgspot_img

Türkiye, 19 Ekim 2025’te bir F-16’dan yerli hava-hava füzeleri Bozdoğan (kısa menzil) ve Gökdoğan (uzun menzil) ile canlı atış testlerini başarıyla gerçekleştirdi. Yapılan denemeler, Ankara’nın hava muharebe yeteneklerinde dışa bağımlılığı azaltma ve gelecek nesil KAAN savaş uçağı ile tam entegrasyon hedefine doğru önemli bir adım olduğunu gösteriyor.

Testleri gerçekleştiren 401. Test Filosu’na bağlı bir Türk Hava Kuvvetleri F-16’sı, aynı platformdan art arda hem kısa hem de uzun menzilli füzelerin atışını sergiledi. Bakan Mehmet Fatih KACIR’ın X paylaşımına göre denemeler, zorlu koşullarda da performansın teyit edildiğini ve sistemlerin operasyonel kullanıma hazır olduğuna işaret ediyor. Savunma görüntüleri, arayıcı başlık stabilitesi ve güdüm kararlılığını gösteren doğrudan isabetleri belgeledi.

Her iki füze de TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirildi; program başından itibaren MIL-STD-1553/1760 veri-bus ve LAU-129 asansör arayüzleri gözetilerek tasarlandı. Bu standartlara uyum, F-16’nın taşıma düzenini, görev bilgisayarı entegrasyonunu ve yer bakım prosedürlerini basitleştiriyor — ayrıca ileride KAAN gibi platformlara geçişi kolaylaştırıyor.

Bozdoğan, kızılötesi (IR) arayıcıya ve itki vektör kontrolüne sahip kısa menzilli bir silah. 25 km’nin üzerindeki menzili ve yüksek hücum açılarında manevra yeteneği, yakın çatışmada F-16 pilotlarına millî bir çözüm sunuyor; arayıcı ve kontrol kanunlarının hassasiyeti karşı tedbirlere karşı dayanaklılığı güçlendiriyor.

Gökdoğan ise aktif radar arayıcı, “ateşle ve unut” kullanım şekli ve lansmandan sonra kilitlenme (LOAL) kabiliyeti ile atış yaptıktan sonra atıcının muharebeden ayrılmasına olanak veriyor. 65 km’yi aşan menzil bildirimi, ilk atış avantajı sağlayarak F-16’ların BVR (görüş ötesi) rejimindeki etkinliğini artırıyor. Arayüz uyumluluğu sayesinde hem uçak içi radar hem de harici sensörlerden ağ destekli yönlendirme alabilecek şekilde tasarlandı.

Programın gelişimi; yakalama, ayrılma, arayıcı karakterizasyonu ve giderek karmaşık şartlardaki canlı atışlara kadar ilerledi. NATO standartlarına göre tasarım tercihleri entegrasyon zorluklarını azaltıp sahadaki jetlerde eş zamanlı operatif testlere imkan veriyor ve farklı platformlara hızlı geçişi destekliyor.

Operasyonel açıdan bu çift, Türkiye’ye hem eğitim hem de taarruz amaçlı olarak millî bir AAM (hava-hava füze) envanteri sağlıyor; tedarik ve lisans kısıtlarına bağımlılığı azaltıyor. Ayrıca KAAN projesine başlangıçtan itibaren yerli bir füze paketinin sunulması, silah yazılımları ve taktiklerin tek bir egemen otorite altında yönetilmesine olanak veriyor. Bölgesel etkide ise, aynı aile füzelerin dost hava kuvvetlerine tedariki (ör. Azerbaycan’ın JF-17 filosu gibi) eğitim, bakım ve yazılım uyumunu kolaylaştırarak caydırıcılığı güçlendirebilir.

19 Ekim atışları, laboratuvardan operasyona geçişin bir işareti olarak değerlendiriliyor: Bozdoğan yakın çatışma kontrolünü sıkılaştırırken, Gökdoğan BVR’de ilk vuruş imkanını genişletiyor — böylece Türkiye yerli bir AAM yol haritasını hem bugüne hem de KAAN’ın geleceğine bağlamış oluyor.

En Son Haberler
- Reklam -spot_imgspot_imgspot_imgspot_img
- Reklam -spot_imgspot_imgspot_imgspot_img