Türkiye’nin nükleer silahlara sahip olup olmadığı sorusu, bölgesel ve küresel güvenlik dengeleri açısından sıkça merak edilen bir konudur. Bu sorunun cevabı hem uluslararası anlaşmalarda hem de ülkenin NATO üyeliği ve nükleer enerji politikalarında gizlidir. Türkiye, resmi olarak kendi nükleer silah programı bulunmayan ve bu tür silahları geliştirmeyeceğini taahhüt eden bir devlettir.
Ülke, nükleer silahsızlanmanın temel taşlarından biri olan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NSYÖ – NPT)’na taraf olarak bu konudaki uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmektedir. Türkiye’nin bu statüsü, nükleer teknolojiyi yalnızca barışçıl amaçlarla kullanma ilkesini benimsemesinin bir sonucudur. Bu makalede, Türkiye’nin nükleer statüsünü ve bu durumun ardındaki dinamikleri detaylıca inceleyeceğiz.
Türkiye ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NSYÖ)
Türkiye, 1968’de imzaya açılan ve 1970’te yürürlüğe giren Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NSYÖ/NPT)’na 1969 yılında imza atmış, 1980 yılında ise onaylamıştır. Bu antlaşmaya “nükleer silaha sahip olmayan devlet” statüsünde taraf olan Türkiye, hiçbir zaman nükleer silah geliştirmeme veya bu tür silahlara sahip olmama sözü vermiştir.
NPT, nükleer teknolojinin sadece barışçıl amaçlarla kullanılmasını teşvik ederken, aynı zamanda nükleer silahların yayılmasını önlemeyi amaçlar. Türkiye, bu taahhüdüyle uluslararası toplum nezdindeki güvenilirliğini pekiştirmiş ve nükleer enerji programını Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) güvence denetimlerine açmıştır. Bu durum, Türkiye’nin kendi topraklarında nükleer silah üretme yeteneği veya niyeti olmadığı anlamına gelmektedir.

NATO Kapsamında Nükleer Paylaşım Politikası
Türkiye’nin nükleer statüsü incelenirken, NATO içerisindeki Nükleer Paylaşım politikası önemli bir istisnayı teşkil eder. Türkiye, İttifak’ın bir üyesi olarak, ABD’nin nükleer caydırıcılık şemsiyesi altındadır. Açık kaynaklarda yer alan ve resmi makamlarca doğrulanmayan iddialara göre, Türkiye topraklarında, özellikle de İncirlik Üssü’nde, ABD’ye ait taktik nükleer silahlar (B61 tipi bombalar) bulunmaktadır.
Bu silahlar, ABD’nin mülkiyetinde olup, olası bir savaş durumunda NATO kararıyla ve ABD’nin kontrolünde kullanılmak üzere depolanmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin kendi ulusal nükleer silahına sahip olmaması ile ABD’ye ait silahların Türkiye’de bulunması arasındaki ayrımı netleştirmektedir. Türkiye bu silahlara operasyonel olarak sahip değildir, ancak NATO’nun nükleer caydırıcılık stratejisinin bir parçasıdır.

Barışçıl Nükleer Enerji Programları ve Ulusal Çabalar
Türkiye, nükleer silah sahibi olmama taahhüdüne sıkı sıkıya bağlı kalırken, barışçıl nükleer enerji alanındaki çalışmalarını hızla ilerletmektedir. Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak ve enerji kaynaklarını çeşitlendirmek amacıyla Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesi devam etmekte olup, Sinop’ta da yeni bir NGS kurulması planlanmaktadır.
Bu programlar, NPT ve UAEA güvence sistemleri çerçevesinde yürütülmekte, nükleer teknolojinin sadece sivil ve enerji üretimine yönelik amaçlarla kullanılması hedeflenmektedir. Türkiye, nükleer teknoloji transferi ve eğitimi konusunda da uluslararası işbirlikleri yapmaktadır. Bu çabalar, Türkiye’nin nükleer enerjiyi güvenlik yerine refah ve bağımsız enerji üretimi için kullandığının en açık göstergesidir.





