Reklamspot_imgspot_img

Özgürlüğe Giden Yol: Türkiye ve Somali Dostluğu

Somali bölgesi yıllarca çok fakir topraklar olarak lanse edildi. Başlıca sebepleri Süveyş kanalı giriş/çıkışına gelmek isteyen ticari gemilerin geçiş yapabilmesi için bölgeden geçiş yapmasıdır. 2009 yılında başlayan korsan faaliyetlerinin ana sebebi bölgeden geçen gemileri zapt ederek sigorta firmalarından ve gemi sahiplerinden yüklü miktarda fidye almak istemelerinden kaynaklanmıştı. Söylenen ve gözlemlenen senaryo buydu. Geçmiş dönemlere bakıldığında Batılı ülkeler tarafında yoğun sömürü düzeni altında yaşıyan Afrika halkının yaşadığı acıları ve düşürüldüğü sefaleti anlayabilmemiz gerekmektedir. Neden korsan faaliyeti yapmaları gerektiği sorusuna cevap bulabilmemiz için bölgeyi yakından incelemek gerekmektedir.

Somali Haritası – Somalia Map

Topraklarından vitamin ve mineral fışkıran, yeraltı zenginlikleri ile bütün dünyanın sömürerek bitiremediği bu coğrafyaları anlamak için bölgede biraz gezinmek yeterli gelmektedir. 24 tane Afrika ülkesi görmüş biri olarak söyleyebilirim ki beyaz adam gerçekten ağır zulüm çektirerek Afrika insanını asimile etmiştir. 1900’lü yıllarda başlayan sömürü, Birinci Dünya Savaşı başlamadan evvel tohumları atılan bir olguydu. İlkel silahları ile beyaz adamın barutlu silahlarına karşı koyamayan dönemin Afrika halkı, yer altı ve yer üstü cevherlerinin kıymetini bilmediği için çok ucuz fiyatlara Avrupa devletlerine hizmet verdirilmek zorunda bırakılmıştı. Özellikle Belçika, Hollanda, Portekiz, İngiltere, Fransa, Almanya ve İspanya’nın başlattığı sömürü düzeni günümüz koşullarında halen devam etmektedir.

Tunus’tan başlayarak Gabon devletine kadar var olan Afrika’nın batı toprakları halen FARC (Uzak Fransız Eyaletleri) olarak siyasi anlamda Fransa senatosuna bağlıdır. Gabon’dan Güney Afrika’ya kadar Hollanda, Belçika ve Almanya devletleri karşımıza çıkarken, ana üs olarak kullandıkları Güney Afrika halen bağımsız nitelikte görünmeye devam etmektedir. Mozambik’ten Tanzanya’ya kadar Portekizliler geri çekilmiş görünmektedir. Tanzanya’dan Mısır’a kadar arada bulunan Djibouti hariç tüm ülkeler İngiliz Sömürgesi olarak tarihte yer almaktaydı. Afrika’nın ortalarında bulunan genel bütün bölgeler ise Almanya sömürgesinde bulunmaktadır. Madenleri 49 yıllığına çok ucuz fiyatlara kapatan Avrupa devletleri, bugünkü muhasır medeniyetler seviyesine gelebilmek için Afrika halkının kan ve gözyaşlarını kullanmıştır.   

Birkaç örnek vermek gerekirse Moritanya limanına girdiğimiz dönemlerde 133 metre boyundaki fırkateynimiz sandal gibi kalmıştı. 33 metre yüksekliğe sahip 4500 tonluk savaş gemimiz adeta bir filika gibi kalmıştı. Limanda görevli Moritanya halkına mensup insanlara neden böyle büyük bir liman kurulduğunu sorduğumuzda, Almanya devletine ait bir maden gemisinin 2 ayda bir gelerek madenlerden sömürdüğü değerli metalleri devasa gemiye yükleyerek ana karalarına götürdüklerini söylediler. Senegal’de yine aynı mineraller ve değerli metalleri ülkelerine götürdüklerini anlattılar. Gabon’da dünyanın en iyi balıkları çıkmaktayken Fransız devleti şirketleri 49 yıllığına 50 milyon dolara satın alarak bölge halkının yediği balığa dahi el koymuştu. Kongo devletlerinden çıkan kobalt Belçika ve Hollanda devletleri tarafından uzun dönem sömürülmüştü.

Somali ve Türk Askeri

Yüzyılı geçen bir sürede devam eden sömürülerin sonucunda artık uyanma dönemi başlamıştı. Afrika hayal edildiği gibi bir yer değil. Afrika denilince aklımıza hep yerden buğday toplayan çocuklar ve etrafında akbaba dolaşan çocuklar gelmektedir. 24 ülkede milli parklar haricinde yabani hayvan görmedim. Sokaklarda aslan, fil, maymun falan gezmiyor. Aynı bizler gibi şehirlere sahipler. Beyaz adamdan kaynaklanan fakirlik olmasa bugün çok üst düzeyde ülkeler görebilirdik. Angola ülkesine gittiğimde New York’a gelmiş olabilir miyiz diye düşünmeden edemedim. Bilinen ünlü otel zincirlerinin hepsi Afrika topraklarında faaliyet göstermeye devam etmektedir. Avrupalıların orta ve üst gelire sahip insanları buralarda tatillerini geçirmektedir.

Yıllarca süren sömürüden sonra Afrika halkını sindirmeyi başarmıştır. Tek başıma dev gibi birkaç Afrikalıyı devirebilirdim. Beyaz adama zarar vermenin çok ağır cezaları olduğu için dokunmamayı daha uygun bulmuşlardı. Madenlerde çalışmayı reddeden ailelerin çocuklarının elleri kesilerek babalarının boyunlarına asılmıştı. Özellikle Belçika ve Hollanda sömürgelerinde uygulanan bu yöntem vahşetin sadece belgelenen kısımlarıydı. Yaşananlar insanların gözlerinden net bir şekilde okunuyordu. Tüm Afrika topraklarında oluşan beyaz adam algısını 2010’lu yıllardan itibaren yıkmaya gelen bir beyaz adam türü türemişti. Yıllarca çekilen zulmün ardından karşılık beklemeden su kuyuları açan bir grup girişimcinin başlattığı umut, Afrika’da ufakta olsa umut dalgalarının başlamasına neden olmaya başladı. Düşünün kilometrelerce uzaktan her gün su taşımak zorundasınız. Birisi geliyor ve sizi bu dertten kurtarıyor. Artık suyu köyünün ortasından evine basit bir şekilde alabiliyorsun. Su almaya gittiğinde başını kaldırdığında Türk bayrağı ve bağışçının ismini her gün görüyorsun. Zamanla oluşan minnet duygusu bugün Batılı devletlere karşı başlatılan başkaldırıda Türk bayraklarının görülmesinin ana nedenlerinden birisidir.

Yeraltı kaynaklarının halen sömürüldüğü Afrika ülkelerinde Türk devletinin üstlendiği misyon dünya barışına katkı sağlamak üzerinedir. Batılı devletlerin madenlerde %80 kendisine %20 yerel yönetime olacak şekilde anlaşmalar yapmıştı. Türk Devleti ise yeraltı kaynaklarının çıkarılması, işlenmesi, kaynakların bölge halkına adil bir şekilde iletilmesi, şehirlerin imar ve iskanı, şehirlerin altyapılarının yapılması, askeri birliklerin eğitilmesi, gerekli askeri teçhizatın ve ağır silahların temini konusunda daha uygun fırsatlar sunmaktadır.

Burkina Faso gibi ülkelerin başlattığı başkaldırıdan evvel Angola devleti başkaldırarak özgürlüğünü kazanan sayılı Afrika ülkelerindendir. Bayrağında bulunan çekiç ve orak sembolü kimlerin desteği ile özgürlüklerini kazandığı konusunda bilgi vermektedir. Batılı ülkelerin sömürüsü bittiği dönemde mevcut muassır medeniyetler seviyelerini korumak adına çok zorlu günlerden geçeceklerdir. Günümüz koşullarında Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa arasında yaşanan vergi krizleri ve Rusya’nın askeri baskıları Afrika’da yaşanan özgürlük hareketlerini kamuoyundan uzakta devam etmesine alan sağlamaktadır.

Bir çok Afrika ülkesi tarafından Türk Devleti işbirliği maksadıyla davet edilmeye devam edilmektedir. Bir çok anlaşmalar imzalanarak Afrika devletlerinin toprak bütünlükleri ve zenginlikleri koruma altına alınmaya devam edilmektedir. Somali devletinin daveti ile bölgeye 1 adet Oruçreis sismik yeraltı araştırma gemisi ve 2 adet fırkateyn gönderilmiştir. Oruçreis sismik araştırma gemisini Somali karasularında ve  belirlenen bölgelerde icra edeceği hidro karbon araştırmaları icra edeceği konusunda gerekli protokoller yapılmıştı. Bu kapsamda araştırma faaliyetleri emniyetli bir şekilde icra edilebilmesi gerekmektedir.

Yemen bölgesinde devam eden ve husi olarak adlandırılan bölgesel direnişçilere karşı koyan Amerikan ve İngiliz donanmasına ait savaş gemileri Somali karasularında icra edilen araştırma faaliyetlerine uzak bir bölge gibi görünse bile dikkat edilmesi gereken bir alandır. Bölgede konuşlu Arleigh Burke sınıfı destroyerlerin envanterinde bulunan ve menzili 1000 deniz mili olan Tomahawk seyir füzelerinin olması ve güncel olarak envantere aldıkları Standart Missile-III Block IV füzeleri Muavenet gemisi gibi yanlışlıkla vurulabilme ihtimalimizin olması sebebiyle 2 adet savaş gemimiz ile korunmayı gerektirmektedir. SM-III füzeleri saatte 1000 km/h hızla ilerleyen ve 600 mil menzilli olduğu tahmin edilen ve uydudan güdümlenen füzelerdir. Saniyede 3 kilometre yol alan bu hipersonik füzelere karşı her an teyakkuzda olunması gerekmektedir.

RIM-161 SM-3

Afrika bölgesinde savaş gemileri bulunmadığı için tehdit Somali’den kısmen beklenmektedir. Yeni kurulması planlanan Somaliland ülkesine verilebilecek intihar dronları, insansız hava araçları bölgede bulunan gemilerimiz için kısmi tehdit oluştursa da esas tehdit doğu yönünde bulunmaktadır. Bölgede ilk olarak bulunan Gabya sınıfı fırkateynlerimizde mevcut personelimizin Libya karasularında edindiği tecrübeler, Somali bölgesinde mevcut koşullarda yeterli güvenliği sağlamaya yetecektir. Yine de tehdit oluşturabilecek bölgesel güçler için her daim teyekkuzda bulunulmaya devam edilmesi hayati öneme sahiptir. Uydudan güdümlenen, hücum safhasına geçene kadar herhangi bir belirti göstermeyen ve su yüzeyine yakın ilerleyen (sea skim) hipersonik füzelere karşı tedbirli olmakta fayda bulunmaktadır.

Afrika halkının hak ettiği muassır medeniyetler seviyesine ulaşabilmesi için geçmemiz gereken mini sınavlarda başarıya muvaffak olacağımızdan herhangi bir şüphem bulunmamaktadır. Bulunacak hidro karbon yataklarının tüm Afrika coğrafyasında oluşan umuda katkısı çok büyük olacaktır. Kendisine ait zenginliklerin Afrika halkına akması ile küresel dengeler büyük ölçüde değişecektir.

YAZAR: Hüseyin Rahmi GİDER

Benzer İçerikler

Yorumlar

Leave a Reply

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Reklamspot_img

Popüler İçerikler