Dünya üzerinde çeşitli askeri teknolojiler geliştirilmekte ve çok büyük miktarlarda para harcanarak üstünlük kurulmaya çalışılmaktadır. Kıtalar arası balistik füzeler, nükleer bombalar, hassas güdüm kitli mühimmatlar, yapay zeka entegre edilmiş uçaklar bunlara bazı örnekler olabilir. Sadece proje aşamasını oluşturup prototip üretebilmek adına binlerce mühendis çeşitli firmalarda çalışmalarına devam etmektedir. Şu anda geliştirilmekte olan en ütopik çalışma uzaydan frekans ile çeşitli etkiler üretebilmektir. Konuyla alakalı birçok gizli projeler yürütülmektedir.
Ülkelerin ilk cephesi olan yani düşmanı ilk karşılayacak olan ve kendisi ait olduğu ülkenin toprağı kabul edilen unsurlara donanma unsurları denir. Çeşitli nevide türleri bulunmakta olup, günümüzde en yaygın kullanılanları fırkateynlerdir. Eski zamanlarda kullanılan destroyerlerin ağır zırhlı olması ve manevra kabiliyetinin düşük olması nedeniyle artık tarihin tozu sayfalarında hikayelerini dinleyebiliriz.
Uçak gemileri, helikopter gemileri, çıkarma gemileri, açık deniz karakol botları, akaryakıt gemileri, denizde ikmal gemileri,mayın tarama/avlama gemileri gibi bir çok çeşit türü bulunan donanma unsurlarının kendi başına bir kale olabilmesi gerekmektedir. Birinci dünya savaşında Yavuz ve Midilli gemilerinin, Nusretmayın gemisinin savaşın seyrine olan etkileri göz önüne alındığında donanma unsurlarının da kendi başına bunları yapabilecek kapasitede olması gerekmektedir. Bu kapsamda ülkemizde çeşitli askeri teknoloji üreten firmalarımız yerli ve milli olarak çeşitli teknolojiler üretmeye devam etmektedir.
Savunma sanayimizin en konuşulan teknolojileri 5. Nesil uçağımız KAAN ve İHA/SİHA’larımızdır. Aslında hep arka planda kalan İstif sınıfı fırkateynlerimiz barındırdığı teknoloji ile mevcut donanmamızın gücüne güç katacaktır. Çok Fazlı Radar Dizini teknolojisinin Karadeniz’de yaptığı atışlar ve barındırdığı arka planı ile güçlü olarak görülen diğer donanma unsurlarının seviyesine rahatlıkla çıkabilir.

HORIZON Sınıfı Destroyerlerde ana direk yerinde EMPAR çok fonksiyonlu pasif radarını barındırmaktadır. Bünyesinde atış kontrol radarları, aydınlatma radarı, seyir radarı, Elektronik Harp Sistemleri gibi sistemleri barındırmaktadır. Çoklu hedef takibi yapabilen EMPAR sisteminin bir örneği de Arleigh Burke sınıfı Amerikan gemilerinde de AEGIS olarak karşımıza çıkmaktadır. Geminin baş kısmında öne veyan sektörlere bakan 360 derece atış kontrol radarları bulunmaktadır.

Atış kontrol radarları donanma unsurunun savaşabilmesi için ihtiyaç duyduğu en önemli radarlarıdır. Hava Radarı ve seyir radarı ile tespit edilen hedeflere angajman gerçekleştirebilmek için hedefe kilitlenmeye ihtiyaç duymaktadır. Kilitlenme sayısı ne kadar fazla ise o kadar hedefe aynı anda angajman gerçekleştirebilir.
Kilitlenmenin gerçekleşebilmesi için her atış kontrol radarının kendine ait bir frekans spektrumu bulunmaktadır. I Band, K Band, X Band, G band gibi çeşitli frekans spektrumları donanma unsurlarına tahsis edilmiştir. Her frekans bandı için ayrı bir teknoloji kullanılmaktadır. Farklı teknolojilerinde kendilerine ait birer parmak izi bulunmaktadır.

Donanma unsurlarının kale olarak kendisini koruyabilmesi için en çok ihtiyaç duyduğu şey, kendisine potansiyel düşmanı, hedefi yada gerçekleşmiş angajmanı önceden tespit edebilmesidir. Etrafında bulunan tüm temasları hava radarı, seyir radarı, IFF cihazları, AIS radarları ile takip etmesi, eş zamanlı olarak beyaz resim oluşturarak ülkesinin deniz resmini oluşturması, kuvvetler ile koordineli olarak tüm olası hedeflerin kimliklendirilerek sürekli takip edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda ülkemizde sürekli harekat ortamında donanma unsurlarımız bulunmaktadır.
Olası bir saldırı durumunda hedefe kilitlenmek kadar, harp ortamında maruz kalınabilecek Elektronik ve Muhabere karıştırmalarına karşı da tedbir alınması gerekmektedir. Maruz kalınabilecek elektronik karıştırmaların en başlıcaları
– Trak kapısı kilitleme
– Çoklu hedef üreterek düşmana yaklaşma
– Sektörel köreltme
– Sinyal karıştırma
– Jamming özelliği
– GPS karıştırması
– Muhabere devrelerini karıştırma gibi birçok teknik bulunmaktadır.
Yeni nesil radarlarda karıştırma tespit ederek karşı tedbir alma özelliği bulunmaktadır. Kullanılan en yaygın karşıtırmaya karşı koyma tekniği “frekans atlama” (Agile) özelliğidir. Daha önce her teknolojinin kendisine ait parmak izi olduğunu söylemiştik. Her cihaza tahsisli frekans aralığı bulunmaktadır. Kendisine tahsis edilen frekans aralıklarına 25 hz. Frekans atlama yaparak karıştırılan frekanstan farklı bir frekansa geçerek hedefin sabit kalmasını sağlar. Hedefi sabit olarak tutabildiği frekansta bekleyerek tekrar karıştırma ihtimaline karşı hazırda beklemektedir.
Eski nesil radarlarda ise karıştırma tespiti tamamen operatörün tecrübesine ve kabiliyetine kalmaktadır. Verdiğimiz örneklerde trak kapısı kilitleme için konuşacak olursak; operatör, yaklaşmakta olan hedefin aynı zamanda A-Skop denilen bir ekranda kare dalga olarak takip etmekte ve eş zamanlı olarak hassas bir şekilde hedef bilgilerini de takip etmektedir. Hedef bilgilerinde kerteriz (yönü), mesafe ve irtifa bilgisi en önemli ve kıymetli bilgilerdir. Biraz dikkat ile hedefin yaklaşmasına rağmen mesafenin sabit kaldığını tespit ederse mesafe kapısını elle (manuel) kumanda ederek hareket ettirerek hedefin üzerine getirerek mesafe kapısı kilitlemeyi atlatabilir.
Bunu günlük hayatta kullanmayacağımız için ve birazda gizli bilgiler ihtiva ettiği için çok fazla detaya giremiyorum. Çok fazla teknik ve çok fazla karşı koyma usulü bulunmaktadır. Hepsini anlatmaya derginin sayfaları yetmez. Cihaz eski yada yeni olması fark etmeksizin en önemli faktör personel faktörüdür. Donanmamızda önceki dönemlerde yurt dışından LEAR JET uçakları kiralanarak çeşitli Elektronik Taaruz tekniklerine karşı önlem alma eğitimleri yapılmaktaydı. Şimdi ise milli imkanlar ile istediğimiz eğitimleri yapabilme kabiliyetlerine eriştik.
Bir düşmanı alt edebilmenin deniz, hava ve kara fark etmeksizin en etkili yolu sessiz ve görünmeden yaklaşabilmektir. Karıştırma teknikleri ile düşmana yaklaşan unsurun elbetteki %100 oranında başarı sağlayacağını söyleyemeyiz. Böylesi durumlar için donanma unsurlarımızın elbetteki kendisine has kurtulma yöntemleri bulunmaktadır. Her karıştırma yapan gemilere yaklaşabilseydi, donanmayı sırtında jammer ile bir kişi yok ederdi. Her zaman tetikte olan, her an düşmanına hazır olan, uykusunda bile düşmanına nasıl karşı koyacağını düşünen bir donanmayı yani kalelerimize yaklaşırken iki kere değil defalarca düşünmek gerekmektedir.
Libya’da ve Suriye’de MİLKAR (Milli Karıştırıcı) cihazının etkilerini görmüş biri olarak Suriye bölümünü biraz anlatmak isterim. 2017 yılında Amerikan donanmasına ait Arleigh Burke sınıfı gemi olan USS Rose ve USS Porter gemileri yaklaşık olarak 80’den fazla TOMAHAWK uzun seyir füzelerini El-Şayrat Hava Üssüne gönderdi. O dönemde Kıbrıs’ta görevdeyken gece füzelerin üzerimizden geçişini izlemiştik. Gönderilen füze sayısı 80+ iken isabet eden füze sayısı 13’tü. Suriye kıyı bandını tamamen kapatacak S-300 hava savunma sistemlerini kullanarak birçok TOMAHAWK havada imha edildi. Böylesine güçlü bir hava savunma sahibi bir Suriye’ye 2020 yılında ülkemiz tarafından gerçekleştirilen harekatta neden bir işe yaramadı?
Hep güdümlü mermiler konuşuluyor fakat çeşitleri hakkında biraz bilgi vermekte de fayda var. Şu anda 6 çeşit güdümlü mermi türü bulunmaktadır.
-Aktif başlıklı güdümlü mermiler : Merminin baş kısmında kendine ait hedefe kilitlenme radarı bulunur. Tercih edilen mesafede arama yaparak hedefe angajman gerçekleştirir. (Harpoon, Atmaca,Exocet)
-Anti ARM güdümlü mermiler : Atan platformun belirlediği frekans değerlerine kilitlenerek çok uzak menzilden atılabilen füzelerdir. (HARM)
-Infrared başlıklı güdümlü mermiler : Gönderildiği hedefin sıcaklığına kilitlenen mermilerdir. Genelde uçaktan uçağa kullanılır. Donanma versiyonları bölgede bulunan tarafsız ve ticari temaslara da saldırı gerçekleştirebildiği için kullanımı azalmıştır.
-Yarı Aktif başlıklı güdümlü mermiler : Aydınlatma radarı ile gönderilen füzelerdir. Genel olarak gemilerin hava savunma füzeleri bu sınıftadır. (Evolved Sea Sparrow Missile, Standart Missile (SM) grubu, S-400 vs.)
-Komuta Kontrollü/TV kontrollü güdümlü mermiler : Genel olarak uçaklardan kara ve suüstü temaslarına atılan mermilerdir. SİHA’lar şu anda lazer aydınlatmalı mermiler kullandığı için en güzel örnek budur.
-Uydudan kumanda edilen güdümlü mermilerdir. (TOMAHAWK gibi balistik füzeler)
Ege denizi gibi bir ortamda kullanılması durumunda silandırılan ama asker konuşlandırmanın bile yasak olduğu adalardaki EXOCET bataryalarının üzerine şimdiden dantel örmeye başlayabilirler. Çünkü EXOCET mermisi aktif başlıklı füzedir. Arama paterni olarak başlık aktif oldğunda aşağıdan yukarıya, soldan sağa bir arama gerçekleştirerek hedefi tespit eder. Tespit etmesini müteakip saldırı paternini başlatır. Karıştırılan bir mermi hedef tespit edemez. Denize atılan bir taşparçasından farksız bir şekilde yakıtı bitince denize düşer.
Rafale uçaklarıyla yolcu taşıyabilirler. Çünkü tüm tespit sensörleri kör olan bir uçağın havada kendi pilotunu bir yerden bir yere götürme kabiliyeti vardır. Yada gözünü karartıp makineli tüfek saldırısı yapabilir. Tabiki NATO müttefikimiz olan Rafale uçağı alan komşumuzun bu türde yapılanmayı bize karşı kullanacağını düşünmüyoruz. Toprakları içerisinde bize karşı kurulmayan 9 adet başka ülkeye ait üssün sonucunda komşumuzun artık daha büyük bir düşmanı var.
Toplamda 3 bilinmeyenli bir denklem olmasına rağmen şimdiden alınan tedbirlerin ülkemizi askeri anlamda çok parlak günleri göreceğinin bir işaretidir. Gözleri bağlı, kulakları tıkalı, burnu koku almayan bir düşman ile savaşmak aslında. Elektronik harp sistemlerinin önemini anlayanlar ilerleyen yıllarda daha güçlü olacaktır.