Türkiye’nin terörle mücadelesi, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatının imkânlarını artırmak amacıyla başlattığı GÖKTÜRK-1 Projesi kapsamında yüksek çözünürlüklü keşif ve gözetleme uydusu üretilmesi hedeflenmiştir. 2009 yılında imzalanan sözleşmeye göre, Telespazio-İtalya (TPZ) ve Thales Alenia Space-Fransa (TAS-F) firmaları projede ana yüklenici olmuştur. En geç 2013 yılında fırlatılması planlanan, 270 milyon Euro değerindeki uydu; özellikle Avrupa, Kafkaslar ve Ortadoğu coğrafyasında askeri istihbarat amaçlı yüksek çözünürlüklü görüntü sunacak, terör örgütlerine karşı mücadelede Türkiye’nin elini güçlendirecek; aynı zamanda orman alanlarının kontrolü, kaçak yapılaşmanın takibi, doğal afet sonrası en kısa sürede hasar tespiti, coğrafi harita verilerinin üretilmesi gibi pek çok sivil faaliyet alanında da görüntü ihtiyacını karşılayacak olması nedeniyle stratejik önem taşıyordu.
Sözleşme, çok yüksek çözünürlüklü 1 adet elektro-optik keşif ve gözetleme uydusu ile ilgili sabit ve mobil uydu yer istasyonlarını ve 5 tona kadar tüm uyduların entegrasyon ve testlerinin yapılacağı 1 adet test merkezini kapsamaktadır.
Türkiye, GÖKTÜRK-1 Projesi sayesinde sadece uydu almıyor, aynı zamanda üretim konusunda da nitelik kazanıyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Gözlem uydusunun en önemli sistemi olan elektro-optik kamerayı İsrail’den tedarik ederek GÖKTÜRK-1 uydusuna entegre etmeyi planlayan Fransız Thales firması, büyük bir krize neden oldu. Uydu, İsrail topraklarının üzerinden geçerken hiçbir görüntü kaydı almayacaktı. Kamerayı üreten İsrail’in bu şartı koyduğunu Türkiye tarafı duyunca ipler gerildi. Mavi Marmara katliamının yaşandığı dönemde, İsrail’e karşı böyle bir taviz verilmesi söz konusu olamazdı. Türkiye, uydunun tam kapasite çalışmasını istedi ve aksi durumda 270 milyon Euro ödemeyeceğini bildirdi. Gerçekten de Fransızların yanlış adımı nedeniyle bu kriz yıllarca sürdü. GÖKTÜRK-2 uydusu, 2012 yılında Çin’den fırlatılırken GÖKTÜRK-1 uydusunun akıbeti belirsizdi.
2016 yılına kadar devam eden kriz, Thales şirketinin uydunun kısıtlama olmadan görüntü alacağına yönelik garanti vermesiyle son buldu. GÖKTÜRK-1 Uydusu, Avrupa Uzay Ajansına ait VEGA fırlatma sistemi ile Fransız Guyanası’ndan 5 Aralık 2016 tarihinde TSİ 16.51.44’te fırlatılmıştır. Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde Keşif Uydu Komutanlığı personeli tarafından komuta ve kontrol edilmekte, işletilmektedir.
Bu mesele çözüldü, peki başka uydularda benzer sorunlar yaşanmaz mı? Yaşanır. Konuyu büyük zaman kaybederek kavrayan Türkiye, artık aynı sorunla karşılaşmak istemediği için ilk defa uzay uyumlu millî elektro-optik kamera sistemini geliştirdi. TÜBİTAK UZAY’ın tasarlayıp ürettiği sistem, 15 Nisan 2023’te uzaya fırlatılan İMECE uydusunda kullanılmaktadır.
İMECE uydusunun nereyi çekeceğine artık kimse karışamıyor, kısıtlama yok; tam bağımsızlık var. İMECE, 1000 kilometre uzunluğunda, 16,73 kilometre genişliğinde bir alanı tek seferde çekebilirken, çektiği görüntüleri 320 megabayt/saniye brüt veri hızıyla yer istasyonuna indirebiliyor. Karakolları, limanları ve hükümet binalarını ne kadar hızlı ve net görebileceğimizi hesaplamak artık İsrail’e kalmıştır.
Türkiye olarak şimdi, fırlatma üssünü ve aracını bağımsız hâle getirmenin yollarını düşünmemiz gerekmektedir. Çünkü zamanı gelince birileri, “Uydunuzu fırlatırım ama ülkemizi gözetlemeniz yasak.” şartını getirebilir.