Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İstanbul’da düzenlenen 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2025) kapsamında TÜBİTAK ile savunma sektörüne yönelik sekiz önemli anlaşmaya imza attı. Fuarın dördüncü gününde gerçekleşen bu imza töreni, Türkiye’nin savunma teknolojilerinde geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne serdi.
Geleceğin Teknolojilerine Yönelik Ortaklıklar Kuruldu
IDEF 2025 kapsamında düzenlenen törene, Bakan Kacır’ın yanı sıra TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan Aydın, HAVELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Ali Mantar ve ASFAT Genel Müdürü Mustafa İlbaş da katıldı. Törende, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yüksek teknolojili projelerden savunma sanayii AR-GE iş birliklerine kadar çeşitli alanları kapsayan anlaşmalar kamuoyuna duyuruldu.
İmzalanan Anlaşmaların Başlıca Başlıkları
Bakan Kacır’ın katılımıyla imzalanan protokoller şu alanları kapsıyor:
- TSK Bulut Bilişim Sistemi Projesi Faz-1 Safir Bulut Entegrasyonu ve Çoklu Bulut Platformu Geliştirme
- TSK Bulut Sistemi Teknik Destek Hizmet Alımı
- Ethernet Kripto Cihazı EKC-100G’nin Geliştirilmesi
- Liman (MYS) Tanıtım ve Pazarlama İş Birliği
- TÜBİTAK MAM & HAVELSAN: Savunma, uzay ve iklim teknolojilerinde yeni nesil AR-GE ve ticarileşme iş birliği
- TÜBİTAK SAGE & ASFAT: MK-83 Uçak Bombasına uyumlu Gökçe-83 güdüm kitinin üretimi için mutabakat
- TÜBİTAK BİLGEM & ASFAT: TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribi (HSHM) için teknoloji geliştirme protokolü
- TÜBİTAK & SAHA İstanbul & ODTÜ: Savunma MBA ve yüksek lisans programı niyet protokolü
Savunma Sanayiinde Bilimsel Güç Birliği
Bu anlaşmalarla birlikte TÜBİTAK, yalnızca mühendislik değil, aynı zamanda akademik ve Ar-Ge tabanlı bir iş birliği modeliyle savunma sanayiine katkı sağlamayı hedefliyor. Üniversiteler, teknoloji şirketleri ve devlet destekli kurumlar arasındaki bu iş birlikleri sayesinde, Türkiye’nin yerli ve milli savunma kabiliyetlerinin daha da ileri taşınması hedefleniyor.
IDEF 2025, Türkiye’nin Teknoloji Vizyonunu Yansıtıyor
Fuara gösterilen yoğun ilgi, Türkiye’nin küresel savunma arenasında yükselen konumunu bir kez daha kanıtladı. İmzalanan bu anlaşmalar, yalnızca bugünün ihtiyaçlarına değil, aynı zamanda geleceğin savaş ortamlarına da hazırlık niteliği taşıyor.