Türkiye’nin en büyük ve en gelişmiş savaş gemisi olan TCG Gelibolu, NATO’nun Daimî Deniz Görev Grubu-2’ye (SNMG2) katılmaya hazırlanıyor. Bu hamle, sadece Türk Deniz Kuvvetleri’nin artan caydırıcılığını değil, aynı zamanda NATO’nun kolektif deniz güvenliğine yönelik bağlılığını da güçlü şekilde ortaya koyuyor. Akdeniz’de değişen güvenlik dengeleri karşısında Türkiye, bu yüksek teknolojiyle donatılmış “yüzen kale” ile ittifakın deniz gücüne yeni bir boyut kazandırmayı hedefliyor.
Gabya sınıfı, 4.100 tonluk bu fırkateyn; 138 metre uzunluğu, 14 metre genişliği ve çift General Electric LM2500 gaz türbiniyle 41.000 beygir gücünde itki üretiyor ve 30 knot’a yakın hızlara ulaşabiliyor. Gemi, iki adet Seahawk helikopterini taşıyabiliyor ve bu sayede denizaltı savunma harbi ile yüzey hedeflerine yönelik harekât kabiliyetini artırıyor. 5.400 deniz milini aşan menziliyle de TCG Gelibolu, Atlantik ötesi görevleri kesintisiz gerçekleştirebilecek bir “mavi su” filosu unsuru haline gelmiş durumda.
2000’li yılların başında hizmete giren TCG Gelibolu, zamanla birçok modernizasyon geçirdi. Özellikle yerli üretim GENESIS savaş yönetim sistemiyle donatılması, Türk mühendisliğinin denizcilik teknolojilerine katkısının önemli bir örneği oldu. Bu sistem; radarlar, Phalanx yakın hava savunma sistemi, elektronik harp bileşenleri ve NATO veri bağlantıları (Link-11, Link-16) gibi ileri seviye teknolojileri eşgüdüm içinde çalıştırabiliyor. Daha önce Akdeniz Kalkanı Harekâtı ve NATO gözetim görevlerinde etkin şekilde görev alan gemi, çok amaçlı operasyonlardaki yetkinliğini sahada kanıtladı.

TCG Gelibolu’nun en güçlü yönlerinden biri, çok rollü muharebe yeteneği. Hava savunması, denizaltı avı ve yüzey çatışmalarını aynı anda yürütebilecek donanıma sahip olan gemi, uzun süreli görevlerde ikmal ihtiyacı duymadan operasyon yapabiliyor. Bu da onu, yüksek tehdit ortamlarında caydırıcı bir unsur haline getiriyor. NATO bünyesinde TCG Gelibolu’nun varlığı, ittifakın Akdeniz’deki güvenlik mimarisine önemli bir destek sunuyor.
SNMG2, NATO’nun dört daimi deniz gücünden biri olarak; destroyer, fırkateyn ve lojistik gemilerden oluşan yüksek hazırlık seviyesinde bir görev kuvveti. Bu grup, Akdeniz ve Karadeniz gibi stratejik su yollarında sürekli varlık göstererek, kriz anlarında hızlı müdahale kapasitesi, deniz ulaştırma güvenliği ve terörle mücadele gibi deniz güvenliği operasyonlarını yürütüyor. TCG Gelibolu’nun bu yapıya dahil olması, Türkiye’nin en gelişmiş savaş gemisinin doğrudan NATO’nun ön cephe savunmasına katkı vermesi anlamına geliyor.
Bu katılım, tonajın ötesinde stratejik bir mesaj taşıyor. Akdeniz’deki güç rekabeti yoğunlaşırken, Türkiye’nin envanterindeki en güçlü platformu NATO’nun hizmetine sunması; hem ittifak içindeki dayanışmayı artırıyor hem de Türkiye’nin “Mavi Vatan” doktrinini NATO çerçevesinde daha görünür hale getiriyor. TCG Gelibolu’nun görev alması, Türkiye’nin ortak savunma yükümlülüklerine verdiği önemi ve bölgesel krizlerde aktif rol almaya hazır olduğunu ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, TCG Gelibolu’nun SNMG2’ye katılımı, Türk Deniz Kuvvetleri’nin modernizasyon sürecinin ve yerli sistemlerle sağlanan teknolojik atılımın somut bir sonucu olarak öne çıkıyor. Türkiye, bu güçlü savaş gemisiyle sadece kendi sularını değil, NATO şemsiyesi altındaki tüm stratejik deniz sahalarını koruma taahhüdünü bir kez daha göstermiş oluyor. Gelibolu artık sadece bir gemi değil, aynı zamanda Türkiye’nin NATO’daki deniz gücünün sembolü.