29 Temmuz Salı 2025

Yunan Donanması Akdeniz’de Türkiye’nin Petrol Aramasını Engelleyebilir Mi?

spot_img
spot_img

Yunanistan hükümetinin kıta sahanlığını artırarak Türkiye’yi kara sularına hapsetme girişimi bir ulusal tehdit olarak kabul ediliyor. Medyada ve kamuoyunda ciddi tartışmalara sebep olan bu konu üzerine zaman zaman tartışmalar alevleniyor. Yunan tarafı kıta sahanlığını artırarak Türkiye’nin kıta sahanlığını dahi yok edecek kadar değişik fikirlere kapıldılar. Gerçekleşmesi durumunda defalarca savaş sayılacağı ve gerekli müdahalelerin yapılacağı zaten devlet büyükleri tarafından ifade edildi.

Libya ve Türkiye arasında yapılan MEB anlaşması

Mavi Vatan antlaşması ile Antalya Kaş açıklarında bulunan Meis adasının oluşturduğu kıta sahanlığı etkisi kırılarak, esasen ana kara bölgesi baz alınması esası hayata geçirildi. Kısacası Ada mı Ana Kara mı kara sularında baz alınır sorusunun cevabını almış oldu Yunanistan Hükümeti. Aklı olan insanlar için öncelik her zaman ana karadır. Yunanistan hükümeti, Ege Denizindeki varlığımızı azaltmak adına bir ev bile inşa edilemeyecek Kardak kayalıklarını dahi kıta sahanlığı kapsamına almaya çalışacak kadar akıl kayması yaşadı bir dönem.

Meis Adası

Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşma sayesinde MEB savaşlarında kazandığı büyük zaferi hazmedemeyen Yunanistan tarafı hala sonuç alamayacağı fakat tansiyonu yükseltecek denemeler yapıyor. Son olarak Yunanistan, Türkiye’nin Libya’daki Hafter tarafıyla MEB anlaşması yapmasını engellemek ve bölgeye Türk sondaj gemilerinin gönderilmesini önlemek için Libya açıklarına 3 savaş gemisi konuşlandırıyor. Bunu yaparken de bahaneleri, düzensiz göçle mücadele… Libya açıklarına 3 adet savaş gemisi göndermeleri açıkçası bilen insanlar için hiçbir şey ifade etmemektedir. İsterse tüm donanmasını göndersin hiçbir şey değişmez. Çeşitli dönemlerde karşı karşı gelen iki donanma unsurları arasındaki uçurumu diğer makalelerimizde okuyabilirsiniz. TPAO ile yapılan antlaşma kapsamında 2020 yılından önce zaten tespit edilmiş olan sondaj kuyularının hayata geçirilerek denizden de petrol ve doğalgaz girişinin sağlanması ve bölgenin güvenliği yine ülkemiz tarafından sağlanacaktır. 2020 yılında Libya Hükümeti (Sarrac) ve Türkiye Hükümeti arasında imzalanan protokoller kapsamında 5 yılı geçen süredir devamlı olarak güvenlik ve alt yapı konusunda çalışmalar devam etmektedir. Özellikle Fransa etkisi altına alınmaya çalışılan Libya Topraklarındaki Türk varlığı endişe yaratmaya devam etmektedir. Lakin iş işten geçmiştir.

2020 yılında Yunanistan hükümetinin talebi doğrultusunda başlatılan IRINI harekatı bölgeye giden ve özellikle Türk menşeili firmaların gönderdiği insani yardım malzemelerini dahi gözü dönmüşçesine aramaya çalışan bir NATO görevi olarak gözlemlendi. Libya’nın doğu kısmında yer alan Bingazi açıklarında konuşlanan IRINI harekatı görevi unsurları Yunanistan Donanması öncülüğünde kısa bir dönem görev yaptı. Neden görevin bittiği sorusunun cevabı yine kendi içlerinde saklamaya çalıştıkları bir elim olayın açıklanmamaya çalışmasından ibarettir.

Hydra Sınıfı Fırkateyn

IRINI harekatı öncülüğünde bölgede bulunan HS HYDRA gemisi, Hafter güçleri tarafından Mısır ülkesinin verdiği Termit füzesiyle vuruldu. Uzun dönem Girit adasında yer alan SOUDA NATO üssünde onarıma alındı. Termit füzesi soğuk savaş dönemlerinden kalan ve 450 kilogram bandında patlayıcı barındıran füzelerdir. HS HYDRA’nın vurulduğu ve saklandığı gerçeğini daha fazla saklamalarına gerek var mıdır? Kendi başına kale olan bir fırkateynin eski moda bir füze ile vurularak ağır hasar alması ve üzerinde bulunan Phalanx CIWS yakın hava savunma sistemlerinin devrede olmaması ne kadar harbe hazır olduklarının bir göstergesi zaten. Bir filmimizde çok meşhur bir söz vardır. “Uyursan Ölürsün”.

HS HYDRA fırkateyninin vurulmasından sonra gemide ölen denizcilerin aileleri uzun dönem hakkını aramaya çalışsa da hiçbir mecrada sesleri duyulmadı. Ölen öldüğüyle kaldı. Olaydan sonra ülke içerisinde kulaktan kulağa yayılan hikayeler sonucunda uzun dönemdir Yunanistan Deniz Kuvvetleri personel bulmakta çok zorlandı. NATO üyesi bir ülkenin düşman tarafından vurulması ve bu durumun NATO’dan bile saklanması kabul edilemez. HAFTER düşman bir unsurdur ve NATO üyesi bir Savaş gemisini vurmak demek NATO’ya savaş açmak demektir. Olay saklandı ve NATO müdahalesi yaptırılmadı.

Aradan geçen bunca zamandan sonra 3 adet savaş gemisini göndermelerindeki cesareti de takdir ediyorum. Havada göktaşının yanarak gittiği izi görseler vurulacağız korkusu yaşarlar mı acaba? Tramvaları tetiklenirse artık toparlanma konusunda çok büyük endişe etmeleri gerekir. Savaş gemisi gönderilen alanlar Mavi Vatan antlaşması kapsamındaki alanlarda olursa Dışişleri bakanlığımız Yunanistan Hükümetine Nota verir. Yunanistan büyükelçisi çağrılarak izahat istenir ve başka bir şey olmaz. Atmaca, Harpoon gibi daha modern silahlarla bölgede konuşlanan Türk Donanmasına sokulmaları bile kişisel gelişim ve korkularını yenmeleri açısından önemli olabilir.

Sondaj gemimiz bölgeye gidecek, belirli olan bölgelerde gerekli araştırmaları yapacak ve gelirin Libya Hükümetine gittiği bizzat yetkili personelimiz tarafından teyit edilecektir. Olası bir tehdit durumunda bölgede bulunan Donanma unsurlarımız zaten gerekli cevabı anında verecektir. Her daim farkında ve tetikte olan bir askerle uğraşmak cesaret ister. HS HYDRA sonrasında cesaret edebilmeleri bile bir mucize olur. Bölgede bulunan donanma unsurlarına ek olarak zaten Hava Kuvvetlerimize tahsis edilen Vatiyye üssünden de gerekli cevabı alabilir.

TCG Kınalıada Korveti

Daha öncede 2020 yılında Barbaros araştırma gemimiz tarafından icra edilmesi planlanan araştırma faaliyetleri kapsamında Yunanistan Donanması ile karşı karşıya geldik. 5 adet savaş gemilerine karşılık olarak 20’den fazla Fırkateyn, Korvet, Hücumbot, MİLGEM ve Denizaltılarımız ile 40 gün civarı süren bir serüven yaşamıştık. Sonucunda yine bizim dediğimiz oldu ve bölgeden çekilmek zorunda kaldılar.

Yunanistan hükümeti o dönemlerde yanlış ata oynadı. Hafter kazansaydı savaşı bugün bizler Libya coğrafyasından uzak kalacak ve Afrika topraklarında yine sömürge düzeni devam edecekti. Maddi gelirlerinin çoğunluğunu Afrika’dan sağlayan medeniyet zannettiğimiz ülkeler her zaman yaptıkları gibi Yunanistan Devletini borçlarından dolayı maşa olarak kullanmaya devam etmektedir. 3 değil 33 adet fırkateyn göndermeleri bölgede dengeleri değiştirmez. Hayalini kurdukları o ihtişamlı günlerin ellerinden kayıp gitmesini izlemeleri kadar acı verici durum içindeler. Müsterih olunuz. Akdeniz’de karşı karşıya geleceğimiz son donanma Yunanistan Donanmasıdır.

YAZAR: Hüseyin Rahmi GİDER

spot_img
En Son Haberler
Diğer Haberler

Leave a Reply

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz