3 Temmuz Perşembe 2025

MEDİNE MÜDAFAASI: SON KALE, SON NÖBET

spot_img
spot_img

Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu, Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan ile ittifak halinde İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya gibi devletlere karşı savaşmıştır. 1914 Ekim’de başlayan savaş, 1918 sonlarında imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı açısından sona ermiş görünse de, Hicaz Cephesi teslim olmayı reddeden önemli bir cephe olarak kalmıştır. Bu cephenin merkezi olan Medine, askeri açıdan tartışmalı olsa da manevi açıdan büyük önem taşımaktadır.

Aqiq vadisinde Fahrettin Paşa’nın yaptırdığı çeşmenin açılışı. Fotoğraf sırasında Fahrettin Paşa askerlere ve açılışa katılanlara su veriyor.
Aqiq vadisinde Fahrettin Paşa’nın yaptırdığı çeşmenin açılışı. Fotoğraf sırasında Fahrettin Paşa askerlere ve açılışa katılanlara su veriyor.

Osmanlı, Yavuz Sultan Selim döneminden itibaren “Hadimü’l-Harameyn” (Mekke ve Medine’nin hizmetkârı) unvanını taşımakta, bu kutsal görev Hilafet makamı ile ilişkilendirilmiştir. Medine Müdafaası’nı yöneten Fahreddin Paşa ve askerleri, bu sorumluluğun bilincinde olarak Haziran 1916’dan Ocak 1919’a kadar yaklaşık 2 yıl 7 ay boyunca, zorlu şartlara rağmen kuşatma altında direniş göstermişlerdir.

İsyanın lideri Şerif Hüseyin ve ailesi etrafında toplanan gruplara karşı Şammar Aşireti Osmanlı tarafında yer alırken, Suud Aşireti savaş boyunca tarafsız kalmıştır. Ayrıca Yemen İmamı, geçmişte isyan etmiş olmasına rağmen Osmanlı safında kalmıştır.

İsyanın lideri olan Şerif Hüseyin’in Sultan II. Abdülhamid tarafından İstanbul’da gözetim altında tutulması kişiliği hakkında endişe uyandırıyordu. İttihat ve Terakki’nin iktidara gelmesi ile serbest bırakılmış ve bu boşlukta İngiltere’den destek almıştır. 1916 yılının Mayıs ayında İngilizler Hüseyin’e Birleşik Arap Krallığı vaadiyle isyana teşvik etmiştir. Bu süreçte Hicaz Demiryolu hattı boyunca çeşitli sabotajlar baş göstermiştir. Osmanlı istihbaratı savaş başlamadan önce durumu fark etmiş ve Mayıs 1916 yılında Fahreddin Paşa’yı Medine’ye göndermiştir. 

Haziran 1916 yılında Hüseyin’in oğulları Medine ve çevresini kuşatarak saldırıya geçmiş, Mekke, Cidde ve Taif bölgeleri isyancıların eline geçmiştir. Medine bölgesi ise Fahreddin Paşa yönetmeliğinde Osmanlı’nın direnişini sürdürdüğü son bölge olmuştur.

Fahreddin Paşa, “Hicaz Kuvve-i Seferiyesi” komutanı sıfatı ile direnişi organize etmiştir. İstanbul’dan takviye birlikler ve ekipmanlar gönderilmiştir fakat Mekke yolu kapanmış bu sebeple son destek konvoyu şehre ulaşamamıştır. İngiliz hava kuvvetleri Mart 1917’de Medine üzerinden saldırılar düzenlemiştir. Osmanlı donanması bu saldırılara karşılık vermiştir. İngiliz hava kuvvetlerinin saldırısından daha tehlikeli olan ise, demiryolu sabotajları ve bedevi çetelerinin baskınları olmuştur. Medine giderek izole olmuş, diğer Osmanlı cepheleriyle bağlantısı kesilmiştir.

13 Nisan 1917’de Fahreddin Paşa halka gıda sıkıntısı ve zorlu kuşatma şartlarını duyurmuş, gitmek isteyenlere yardım sağlanacağını bildirmiştir. Bu süreçte Medine nüfusu hızla azalmış, savunma güçleri 3.000 civarına düşmüştür.

Fahrettin Paşa (sağda) ile Afganistan Kralı Amanullah Han.

Direniş askeri boyutun ötesinde manevi olarak da devam etmiştir. Harem-i Şerif çevresi düzenlenmiş, altyapı çalışmaları yapılmış, dini bayramlar ve ibadetler özenle gerçekleştirilmiştir. Zorlu koşullar, salgın hastalıklar ve firarlar problem yaratmış ancak Fahreddin Paşa askerlerin moralini yüksek tutmaya çalışmıştır.

Eylül 1918’de Filistin Cephesi çökmüş, Şam düşmüş ve kuzey bağlantısı kopmuştur. 31 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanmış ancak bu haber Medine’ye ancak birkaç gün sonra ulaşmıştır. Fahreddin Paşa, mütareke haberini sınırlı sayıda kişiye duyurmuş ve teslim olmayı yalnızca halifenin onayıyla mümkün saymıştır. Paşa, Emir İbn Suud’a Mekke’ye birlikte yürüyerek isyanı sona erdirme teklifi yapmış ancak bu girişim sonuç vermemiştir. 

6 Aralık 1918’de Fahreddin Paşa, Ravza-i Mutahhara yakınındaki “Cennet Bahçesi”nde verdiği hutbede, Osmanlı padişahının hükümranlık hakkı devam ettiği sürece direnişin süreceğini ifade etmiştir.

Yeni Mekke Emiri Şerif Ali Haydar Paşa, Fahreddin Paşa ve Medine Muhafızı Basri Paşa, Medine Telsiz Telgraf İstasyonu’nun temel atma törenine giderken.

Teslim olma yanlıları içerden faaliyet göstermiş, Fahreddin Paşa’nın akli durumuyla ilgili iddialar ortaya atılmıştır. 4 Ocak 1919’da bazı Osmanlı subayları teslim olmaya ikna etmeye çalışmış, başarısız olunca şehir terk edilmiştir. 9 Ocak’ta Paşa’nın imzası olmadan teslim anlaşması yapılmıştır.

10 Ocak sabahı Fahreddin Paşa, elleri bağlanarak alıkonmuş, son kez Mukaddes Mekan’a bakarak gözyaşı dökmüştür. Medine’ye giren isyancılar güvenliği sağlayamamış, yağmalar başlamıştır. Osmanlı askerleri bazı noktalarda nöbet tutmaya devam etmiştir. 

Fahreddin Paşa ve askerleri 27 Ocak 1919’da Mısır’a götürülmüş, ardından Malta’ya sürgün edilmiştir. 1921’de Türkiye’ye dönen Fahreddin Paşa 1948’de vefat etmiştir. Savaş öncesinde İstanbul’a gönderdiği kutsal emanetler, günümüzde Topkapı Sarayı’nda korunmaktadır. 

Ömer Fahrettin Türkan Paşa’nın kabri.

Şerif Hüseyin vaat edilen Arap Krallığı’nı kuramamış, İbn Suud tarafından Hicaz’dan sürülmüştür. Hüseyin, önce Ürdün Kralı olan oğlu Abdullah’ın yanına sığınmış, ardından Kıbrıs’a sürgün edilmiştir. Şerif Hüseyin 1931 yılında Amman’da hayatını kaybetmiştir. 

Medine Müdafaası, Osmanlı Hükümeti’nin son direniş noktalarından biridir. Hem askeri hem de manevi açıdan oldukça önemli tarihi bir olaydır. Fahreddin Paşa’nın direniş esnasında söylediği “Medine’nin enkazı altında, Osmanlı sancağı Ravza’dan indirilmeyecektir.” sözü bu direnişin sembolizmi olarak kayda geçmiştir.

spot_img
En Son Haberler
Diğer Haberler

Leave a Reply

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz