Türkiye’nin savunma sanayisi, son yıllarda hızlı bir büyüme ivmesi yakalayarak hem teknolojik derinliğini hem de yerli katkı oranını önemli ölçüde artırdı. Bugün itibarıyla sektör genelinde yerlilik oranı %80’in üzerine çıkmış durumda. 2002’den bu yana ihracatını her yıl ortalama %20 oranında artıran sektör, uluslararası pazarda da etkisini güçlendiriyor.
Sektörde aktif faaliyet yürüten 3.500’den fazla firma bulunuyor. Bu firmaların büyük kısmı, küresel pazarlara açılma yolunda Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF) gibi büyük organizasyonlardan destek alıyor. 1993’ten bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen IDEF, bu yıl 17. kez kapılarını açtı ve 99 ülkeden 100 bini aşkın ziyaretçiyi ağırladı. Fuara gösterilen ilginin artması üzerine etkinlik süresi 4 günden 6 güne çıkarıldı. Bu değişiklik sayesinde, ikili görüşmelerin sayısında artış ve ihracat bağlantılarında büyüme bekleniyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, 2025 yılının ilk altı ayında savunma ve havacılık sanayii ihracatı 3,6 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla %10’dan fazla bir artışa işaret ediyor. Son 23 yıllık tabloya bakıldığında ise ihracattaki yıllık ortalama büyüme %20 civarında seyrediyor.
En yüksek ihracat hacmine sahip alanların başında insansız hava araçları (İHA) geliyor. Gövde yapısından yazılımına kadar %90’ı aşkın oranda yerli olan Türk İHA’ları, yeni modellerin devreye girmesiyle küresel liderliğini daha da sağlamlaştırmayı hedefliyor.
Elektronik Harp Sistemlerinde Yüksek Teknoloji
Günümüzde savaş alanları giderek daha fazla dijitalleşirken, elektronik harp sistemleri askeri operasyonların merkezine yerleşiyor. ASELSAN tarafından geliştirilen PUH3 LT Elektronik Destek Sistemi, düşman haberleşmesini anlık olarak analiz edip otomatik çeviriyle kimlik tespiti yapabiliyor. Sistem aynı zamanda sinyal analiziyle hedefin konumunu belirleyebiliyor. F-35 gibi ileri teknoloji savaş uçaklarını ve balistik seyir füzelerini tespit edebilen altyapısıyla Türk elektronik harp kabiliyetleri dünyada dikkat çekiyor.
Milli Savaş Uçağı KAAN 2028’de Envantere Giriyor
Kısa, orta ve uzun menzilli hava savunma sistemleri Türkiye’de tamamen yerli ve milli imkanlarla geliştirilmeye devam ediyor. Bu projelerin başarısında, savunma sanayisinin kolektif üretim anlayışı büyük rol oynuyor. Örneğin sadece SİPER projesinde 750 farklı firma yer alıyor.
Beşinci nesil milli savaş uçağı KAAN’ın geliştirme süreci de planlanan takvime uygun şekilde sürüyor. İlk etapta 2028 yılına kadar 20 adet KAAN’ın Hava Kuvvetleri envanterine dahil edilmesi, 2030 itibarıyla ise F-4 ve F-16 gibi yaşlanan platformların yerini alması öngörülüyor.
Genç ve Nitelikli Kadro: Savunma Sanayisinin Dinamosu
Savunma sanayisi, çalışan yaş ortalaması bakımından Türkiye’nin en genç sektörlerinden biri. Özellikle Y ve Z kuşağının yoğun ilgi gösterdiği sektörde yaş ortalaması 34. Önde gelen savunma firmalarının yalnızca CV havuzlarında 100 bini aşkın başvuru bulunması, bu alana olan talebin ve potansiyelin altını çiziyor.
Bir diğer dikkat çekici gelişme ise kadın çalışan oranlarındaki artış. Beyaz yaka kadrolarda kadın istihdamı savunma sanayisinde %50’ye yaklaşmış durumda. Bu veriler, sektörün hem toplumsal cinsiyet dengesi hem de insan kaynağı açısından sürdürülebilirliğini güçlendirdiğini ortaya koyuyor.
